15 Aralık 2011 Perşembe

'Yeni Osmanlı' Sultanı Erdoğan

Bir yazarımız bugünkü yazısında Erdoğan'ı "Nazi kampındaki papaz Müller'e" benzetiyor ve"İsrail çıkarlarını korumak için İsrail'e karşı olmak(!)... Bu nasıl İsrail karşıtlığı?" diye soruyordu.
Yazısını okudum, yetmedi, dönüp tekrar bir daha okudum.
Söz konusu yazar: "Ayrıca bu konuda daha da önemli olan iki nokta dan 1.cisi- bu bölgedeki her türlü tehdide ve herkese karşı İsrail'in korunmasıdır!
2.cisi ise- İsrail'i koruma amaçlı Füze Rampaları Türkiye toraklarındadır ama, sistemin kumandası Türkiye'de değildir! Aynen Amerikan üstleri gibi!
Yani gerekirse FÜZE RAMPALARI İSRAİL'İ, BİZİM TOPRAKLARINIZDAN BİZE KARŞI DA KORUYACAKTIR!..
Peki bu: "NASIL BİR İSRAİL KARŞITLIĞI"dır?"
 diyor.(yazım yanlışları yazara aittir)
Hanım efendinin anlamadığı ya da anlamak istemediği konu şu; NATO üssü ile Amerikan ve ya İsrail üssünü karıştırıyor.
Türkiye bir NATO üyesidir, tıpkı İncirlik üssü gibi burası da NATO'nun komutasında olacaktır. Üs NATO'ya bağlı er ve erbaşlar tarafından komuta edilecektir...
Füze kalanı İsrail'i korumak için oraya dikilmemiştir. Kaldı ki İsrail'de tıpkı ülkemiz gibi NATO üyesidir ve olası bir durumda da pek tabiî ki İsrail'i de savunacaktır.
***
Birileri her nedense Türkiye'nin Filistin'e sahip çıkmasına ve Filistin meselesinin gündeme taşınmasına fena halde içerliyor. Oysa Filistin Türkiye?nin namusudur, onurudur. Neden mi? Çünkü Filistin bizim ailemizin bir ferdidir, tıpkı Suriye gibi, Libya gibi, Bağdat gibi. Farz edelim bir oğlunuzu everdiniz ve yeni bir eve çıkardınız. Oğlunuz evini ayırmakla sizin evlatlığınızdan çıkmış olur mu?
Bakınız dedelerimiz sırf şuanda bulunduğumuz topraklarda kan dökmedi. Hiç fazla ayrıntıya girmeden şu kadarını söylersek sanırım maksat hâsıl olur. Ortadoğu'da bizim verdiğimiz kayıpların tamamı 200.000 (iki yüz bin) civarındadır. Sadece Filistin'de verdiğimiz kayıplar 50.000 (Elli bin) civarı şehittir. Yani tıpkı Anadolu gibi, Filistin de "Vatan toprağıdır", oralarda da bu vatanın evlatları şehit olmuştur. Buna mukabil Kurtuluş savaşında (Çanakkale) verdiğimiz kayıp ise 19-20.000 (Yirmi bin) civarındadır.
Ortadoğu'da aşiret devletleri yıllarca halkı "Baas" tipi totaliter rejimlerle yönetti ve yönetmeye de devam etmek niyetindeler.
Sorarım size, Başbakanımızın "Halkının sesine kulak ver" diyerek dikta rejimleri sürdürenlere seslenmesinin nesi fena bir tutumdur. O coğrafyada bizim maddi ve manevi sorumluklarımız var, buna nasıl kayıtsız kalabilirdik. Erdoğan olması gerektiği gibi davranmış ve Türk Milletinin duygusuna tercüman olmuştur.
Arap devletleri şimdiye kadar İsrail?e hiç seslerini yükseltebilmiş midir? Davos'ta başlayan "one minute" çıkışı ile kararlığını devam ettirmiş ve bu sözünün şimdi de arkasında durarak gereğini yapmaktadır. Ortadoğu Halklarının gözünde bir kahraman, bir idol ve bir lider durumdadır.
Türkiye cumhuriyeti "muz cumhuriyeti" olmadığını Başbakanımız nezdinde bir kez daha kanıtladı. Rejimimiz Ortadoğu'ya model olmaya başladı. Halkı Müslüman bir ülkenin de pek ala demokrasi ile yönetilebileceğinin en güzel örneğini tüm dünyaya ilan etti. Laikliğin dinsizlik olmadığını aksine her inanç biçiminin kendisini güvende hissettiği bir yönetim biçimi olduğunu vurgulayarak "bakın ben Müslüman'ım, laik değilim ancak; ülkemi laiklikle yönetebiliyorum" diyerek kendisin rol-model olduğunu bir kez daha vurguladı.
***
Yarım asırdır bu ülkeyi yönetenlerin ne iç politikada ne de dışarıda yüzümüzü ağartamadığını biliyorsunuz.
Oyuncağı elinden alınmış çocuk misali "mız mızlanıp" duruyorlar. Ellerinde saltanatları kaybolunca birden "demokrasi havarisi" kesildiler. Siz bu ülkeyi yönetirken aklınız neredeydi. Nato'ya Erdoğan mı sizi zorla soktu. Amerika'yı ve İsrail'i bu gün mü tanımaya başladınız. Sizler işbaşında iken "çantanızı kapıp, Sam amcaya" icazet almaya gitmediniz mi?
Bu ülkede olup biten onca hadiseler ve ya sorunlar eskiden yoktu da Erdoğan'la mı geldi? İleri demokrasi ile yönetiliyorduk ta, son on yılda mı geriye gittik. Erdoğan başımızda "astığı astık, kestiği kestik" diktatör mü? Bu ülkenin insanın kahir ekseriyeti ona rey vermedi mi, kendisine oy vermeyenleri "Fizan'a mı" sürdürdü.
Söyleyin Allah aşkına nedir sizin bu R.T.Erdoğan düşmanlığınız, bu kininiz niye...
***
Son günlerde internette dolaşıma sokulan ses kayıtları (MİT, PKK görüşmesi) da bize gösterdi ki Erdoğan barış için kararlı ve de bu konuda samimi. Bakmayın siz CHP'nin feryatlarına, onlara kalsa savaşalım, vuralım kıralım...
Yetmedi mi öldüğümüz,
Yetmedi mi öldürdüğümüz?
Az mı geldi bunca şehit, kan gözyaşı...
Savaşmak çözümdü de, madem savaşarak sonuç alınıyordu, otuz yıldır bu savaş neden var.
Terör yoktu da Erdoğan mı çıkardı. Sizler değimliydiniz yönetimde, barış için bir adım attınız mı?
Siz ne yaptınız;
Sivas kamplarını,
Koçgiri, Dersim "kıyımını" ,Şeyh Said'leri...

Az gelmiş olmalı ki, 12 Martları, 12 Eylülleri yaşattınız.
Milletin giyimine kuşamına karıştınız.
Milletin dilini yasakladınız.
Bu milletin dinini yasakladınız, örfünü âdetini türküsünü susturdunuz, millete kan kusturdunuz.
Dönüp baktığımızda arkamızda bir dizi enkazdan başka bir şey yok.
Bir çivi mi çaktınız Allah aşkına, bu ülkenin kalkınması yolunda hiç çabanız oldu mu?
***
Bugün bu ülke ileri bir hamle başlatmıştır.
Kısa bir süre sonra yeni bir anayasa gelecek.
Barış mutlaka ama mutlaka yine bu hükümet zamanında gelecek.
Bu hükümet yerli silah sanayini kurdu ve geliştirdi.
Bu Hükümet yerli otomobil başta olmak üzere yerli sanayimizi coşturdu.
Devasa projeler konuşuyoruz.
Komşu ülkelerin imdadına koşuyoruz.
Eğitimde, Sağlıkta reformlar yapıldı...
Saymayacağım merak etmeyin. Hepsini anlatmaya gerek yok, gören gözünüz ve izanınız varsa sizlerde bunu biliyorsunuz.
Hâsılı kelam bir kez daha "iyi şeyler oluyor azizim" demekten öte bir sözüm kalmıyor...
17 Eylül 2011 Cumartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder