19 Şubat 2013 Salı

Barışa dinamiti MHP mi koyuyor!

Sinop’ta olanları sizlerde tv’lerden mutlaka izliyorsunuz. “Çözüm süreci çerçevesinde Karadeniz’deki illeri ziyaret etmek için yola çıkan BDP’li 4 milletvekili, dün sabah karayoluyla Çorum’dan Sinop’a geldi. Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’yü karşılamak için bir grup Derinboğanağzı Sokağındaki çay bahçesine gitti. Ancak işyeri sahibi grubun BDP’lileri karşılayacağını öğrenince, işyerini kapatıp karşılamaya gelenleri çıkardı. Ardından da işyerine Türk bayrağı asıp gitti.”(Hürriyet)

Arkasından gezi ile neyi hedeflediklerini açıklamak üzere basın toplantısı düzenlemek isteyen BDP’li vekiller Öğretmenevine girdiler. Bu sırada dışarıdaki kalabalık bayraklarla, sloganlarla Öğretmenevi önünde toplanıyorlar. Kalabalığı kontrol altına almak isteyen polis yetersiz kalınca çevik kuvvetten yardım isteniyor ancak polise rağmen Öğretmenevinin arka kapısından birkaç kişi içeri girmeye uğraşıyor. İçeridekiler kapı ve pencereleri etraftaki sandalyelerle kapayarak önlem almaya çalışıyorlar. Korku dolu dakikalar bitmek bilmiyor. Gündüz 12’de girdikleri Öğretmenevinden gecenin bir vakti polis minibüsleriyle çıkarıldılar.

N’oluyoruz Allah aşkına. Biz bu filmi daha evvel defalarca izlemedik mi?

Malatya’yı, Çorum’u, Maraş’ı ne çabuk unuttuk. 

Onlar eskiden yaşandı diyelim ki unuttuk, ya Sivas? Daha dün yaşanmadı mı? Sadece düşüncelerini söylemek üzere toplanan insanlar güpegündüz ateşlere atılmadı mı?

Hatırladığımızda içimizi burkan bu olaylar bu ülkede yaşanmadı mı? Geçmişten hiç mi ders almayız. Bize neler oluyor söyleyiverin biriniz…

Bu ülkede kardeşçe yaşamak istiyoruz,

Bu ülkede analar ağlamasın istiyoruz,

Bu ülkede kan dursun istiyoruz, bu ülkenin insanları biri birini gırtlaklamasın istiyoruz,
Bu ülkenin doğusu da batısı da huzura ersin istiyoruz,
Bu ülkenin gencecik fidanları yaşamlarının baharında solmasın istiyoruz,
Bu ülkenin insanları dilediği gibi dilediği yere serbestçe güven içinde gidebilsin istiyoruz,
Kısaca biz bu ülkenin barış ve huzur içinde güvenli bir geleceğe yelken açmasını arzuluyoruz.
Peki, ey MHP,
CHP,
Ulusalcılar; sizlere ne oluyor?
Neden kandan medet umuyorsunuz,
Neden sokağı provoke ediyorsunuz,
Çıkarınız ne,
Gareziniz ne,
Kininiz kime, yahu sizin derdiniz ne, neyin peşindesiniz.
Bu ülke kardeş kavgasını az mı yaşadı. İç savaş çığırtkanlığı yapmak, sempatizanlarınıza gaz vermekle bir iç savaş daha mı hedefliyorsunuz.

Bir siyasi parti bu ülkede dilediği gibi toplantısını yapıp topluma mesajını iletmesin mi. Hem dinlediniz mi ne diyorlar, ne düşünüyorlar, ellerinde silahlarla mı geldiler… 

**

MHP MİLLETVEKİLİ MERAL AKŞENER PROVAKASYON YAPIYOR

Geçmişte İçişleri Bakanlığı da yapmış olan MHP Milletvekili Meral Akşener Facebook aracılığıyla sokaklara mesaj gönderip halkı galeyana getirmeye çalışıyor.

MHP’ye gönül vermiş Ülkücü gençleri adeta sokağa salıyor. Sosyal paylaşım sitesi facebook’ta paylaştığı resimlerin altındaki takipçilerinin yorumlarını okuyunca insan dehşete düşüyor. 

Aman Allah’ım resmen ve alenen tahrik ediyor, hedef gösteriyor. Sadece sokaktaki insanları değil yaşamıyla, düşüncesiyle halkın gözü önünde olan bir sanatçıyı da vatan haini ilan ediyor.

Başbakan Erdoğan için söylediklerini, karalama ve iftiralarını anlayabiliriz. Diyebiliriz ki siyasi rakibidir, eleştirebilir. (Ban göre eleştiri değil düpedüz hakaret ediyor ve iftira atıyor)

Sinop’ta onlarca kişi tutuklandı, bunlardan bazılarının işi organize ettiği iddiasıyla belki ceza alacak. Oysaki asıl provokatör Mecliste, bu yazılanları, çizilenleri MİT takip etmiyor mu? Cumhuriyet savcıları bizim gibi sıradan insanları hemen çağırıp sorgular. Milletvekilinin dokunulmaz olması ona her şeyi yapmayı mubah mı sayıyor. Meclis Başkanı derhal soruşturma açmalı, gerek basın aracılığıyla gerekse sosyal medya aracılığıyla verdiği mesajları mercek altına almalı.

Bu ülkenin barışa ihtiyacı var, barış diline ihtiyacı var. Birilerinin diğerini ötekileştirmesi, ayrıştırması kimin veya kimlerin ekmeğine yağ sürer. Kimin ekmeğine yağ süreceğini biz biliyoruz da Sayın Vekil kendisi bilmez mi?
Sayın vekilin elinde vatan sevgisini ölçebilen alet olmalı ki bir sanatçıya (Acun Ilıcalı) vatan haini diyebiliyor. Ne yapmışta Acun Ilıcalı vatan haini olmuş, arabasının aynasının kenarına bir maskot takınca vatan hainimi olunuyor. Amerikan Marllboro sigarsı içen, Amerikan kotu giyen hepsi vatan haini o halde…

Ömrünün yarısını ÜLKÜCÜ davaya adamış olan bendeniz sadece ve sadece YAZIKLAR OLSUN diyorum, başka bir şey demiyorum…

Aşağıda Sayın Vekilin paylaştığı resimlerden sadece bir iki örnek, dileyen devamını nerede bulacağını biliyor.


2 Şubat 2013 Cumartesi

Google’nin Bana Özel Doodlesi, Teşekkürler Google

Birçoklarınızın yakından bildiği Gooogle’nin Doodle uygulamasına sanırım sizlerde şahit olmuşunuzdur.  Her ülkenin kendine has önemli günleri vardır. Kurtuluş günleri milli bayramlar gibi. Birde toplumlarda mihenk taşı olmuş unutulmaz buluş ve eserlere imza atmış önemli şahsiyetler vardır.  İşte tüm bu önemli olayların yıl dönümlerinde Google bir jest yaparak özel bir Doodle hazırlar…

Geçtiğimiz günlerde Rahmetli Barış Manço için bir Doodle hazırlamıştı. Doodle’ye tıklandığında Barış Manço hakkında Google tarafından indexlenen ne kadar veri varsa hemen hepsine ulaşılabiliyordu. Barış Manço’nun hayatı, müzikleri, eserleri, yaptığı tv programları vs.vb…
Aynı şekilde diğer Doodlelere konu olan neyse o olay hakkında da bir fikir sahibi olunabiliyordu.  Neyse konumuz bu değil, gelelim bugüne. Yani bana özel kısmına:

Dün akşam,  kullanmış olduğum sosyal ağların başında gelen Twitter aracılığıyla kutlama mesajı gönderme nezaketi gösteren dostlarıma birkaç cümle ile teşekkür edip Twiter’i kapayıp ayrıldım. Hafta sonunun yorgunluğu olsa gerek hiç alışık olmamama rağmen erkenden yattım. Sabahta her zamanki gibi bir vakitte kalkmak yerine neredeyse öğleye kadar yatıp dinlendim.  Kahvaltıdan sonrada pc’nin başına geçtim. Çay ve sigara faslını  buradan devam ettirmek niyetiyle oturup sayfamı açtım.

Ana sayfam Google’ye ayarlıdır. İlk işim e-postalarıma bakmak oldu. Bültenlerden fazla kutlama mesajları posta kutumu doldurmuştu.  Mesajların büyük çoğunluğu cep telefonu şirketleri ve bankalardı.  Bunların yanında internette kayıtlı bulunduğum ne kadar site ve forum varsa hemen hepsinden mesajlar gelmişti. Bazılarına ne zaman ve hangi ara üye olduğumu halen ben bile bilmiyorum. Bazı forumları bu sayede yeniden bir ziyaret etme gereği duydum…
Ana sayfamda değişen Doodle’de bu sefer bir doğum günü pastası vardı.  E-postalarıma bakıp bu seferde gündemde öne çıkan haberlere bakmak için Google Haber Linkini tıkladım ve çeşitli sitelerde öne çıkan haberleri okudum.

Küçük oğlum Barış değişen Doodle’ler olduğunda her defasında “gogul gene değismis baba” der. Bu seferde öyle değinde “kimmiş acaba bu önemli şahsiyet” diyerek ana sayfaya döndüm.  Bu tür Doodle’ler olduğunda bazıları gif, veya flash formatında olduğundan hareketli bir şeyler veya fare ile tıkladığında değişen animasyonlar olurdu.  Bu animasyonlar oğlum Barış’ın favori eğlencesi olduğundan ister istemez kayıtsız kalamadım.

Ama bu Doodle öyle hareketli gibi durmuyordu, fareyi üzerine götürdüğümde “Doğum günün kutlu ol K.Turgut!” yazıyordu. Şaka gibi gerçekten, daha önce karşılamadığımdan olacak veya Google kullanıcılarına bu tür jestleri yeni yapmaya başlamış olmalı ki bana yeni denk geliyor veya daha önceden fark etmemişim.

Sonuç olarak bu kadar basit bir uygulama bile bana çok anlamlı göründü. Bugüne özel başka bir yazı yazmayı tasarlamışken Google ve ekibine teşekkür mahiyetinde bu yazıyı yazmış oldum.

Oğlumun hatırlatmasıyla baktığım Doodle’nin kişiye özel bir doğum günü uygulaması olduğunu ve sadece benim ana sayfamda göründüğünü bilmeme rağmen Doodle’ye tıkladım. Bakalım Google hakkımda neler söyleyecek, şimdiye kadar yazdığım bütün yazılarımı mı indexleyecek diye düşünürken tıkladığımda gittiğim adresin 
Google pluss sayfam yani Google+  sosyal sayfası  olduğunu gördüm. Yani benim profilime gidiyordu…

Sonuç itibarıyla küçük bir uygulamanın bile insanı ne kadar sevindirdiğini ve mutlu edebildiğini bir kez daha görmüş olduk.  Gerek Bankalar ve gerekse de GSM Şirketleri bu tür küçük mutlulukları kullanıcılarına yaşatıyorlar.

Bizler her fırsatta biri birimizin gırtlağına sarılmaktan başka bir şey bilmiyoruz. Oysa bir birilerimizi sevmenin ve mutlu etmenin çok zor şeyler olmadığını biliyoruz. Bazen bir tebessüm bazen güzel bir söz ve bazen de minik bir jest. Bu kadar.

Değerli dostlar,

Gerek sosyal medya üzerinden, gerek mail ve kısa mesajla kutlama mesajı gönderen-göndermeyen sizlerinde yaşamları hep sağlık ve mutluluk içerisinde geçsin. Sevgi ve muhabbetle, hoşça kalınız şimdilik…
 
Not: Sizlerde Google hizmeti kullanıyorsanız bu tür hizmetleri görebilmek için Google sayfanızda çevrimiçi yani oturum açmış olmanız gerekiyor…