Vaktiyle
Yazıhanlı gözü kara iki hırsız kafa kafaya vermişler "ne yapsak işler
kesat gidiyor. Buralarda da iyice mimlendik..." filan derken bir diğeri
"Hekimhan'a gidelim. O tarafta yayla çok. Köylüler tarlada çalışırken
atlarını, katırlarını çayırlık yerlere bağlarlar. Bizde içlerinden gözümüze
kestirdiğimiz birini alıp biner kaçarız..." deyince arkadaşı bu sefer de
"oğlum tamam alıp getirdik de kime satacağız. Bizi herkes tanır. Kim
bizden çalıntı mal alır..." demiş.
Bu sefer
öteki cin fikirli hırsız ileri atılmış:
"Oğlum
sende hiç akıl yok. Satarız dedimse burada satarız demedim. Yarın çarşamba
Kuluncak'ın pazarı var. Bizi orada kim tanıyacak. Üçe beşe bakmaz satar
geliriz." demiş.
Bizim at
hırsızları anan aşağı, baban yukarı... Tabanı yağlayıp Hekimhan'ın kıyısından,
ağaçların arasından, dereden. Dereden tepeden derken kimseye görünmeden
Kurşunlu'dan aşıp giderlerken az ilerde çayırda otlayan hayvanları görmüş.
Bakmışlar ki
etrafta kimseler yok. Hemen önceden planladıkları gibi atı çözüp üzerine
atlamışlar. Biri yuları eline almış süvari misali atı sürerken diğerini de
terkisine atmışlar yine yelden hızlı, yılandan sessiz bir şekilde kimseciklere
gözükmeden Kuluncak'ın yolunu tutmuşlar...
Neyse efenim
lafı uzatmamayım.
Kuluncak'a
yaklaşınca da artık kendilerini kimselerin tanımayacaklarını düşünerek gayet
sakin bir şekilde hayvan pazarına varmışlar ve atı bir köşeye çekip
bağlamışlar.
Bu arada
bizim hırsızlardan birisi " ben yanında durmayayım. Sen gelenlerle
pazarlık et. Ben etrafı kontrol edeyim tanıdık biri filan çıkarsa ya da bir
aksilik olursa işaret ederim topukları yağlarız..." demiş.
O gün pazara
gelen İlisuluklu genç atın sağından geçmiş, solundan geçmiş derken "atı
gözü tutmuş".
Satılık mı? Demiş.
“Hee,
satıyom. Sen iyi bir alıcıya benziyorsun yegen, gel bu at yabancıya gitmesin.
Seni sevdim "nur yüzlü" birine benziyorsun...” Demiş at hırsızı.
Anan aşağı
baban yukarı pazarlık etmeye başlamışlar, emme at da zorlu atmış haa!
En sonunda İlisuluklu
nur yüzlü Hasan gardaşımız "bu işin içinde bir fırıldaklık" olduğunu
anlamış. Belli etmemeye çalışarak adama sormuş "huyu suyu güzel mi, ürkek
filan olmasın. Ayağı sıkı mı, nalları var mı?" diyerek epey bir sormuş.
Bu arada da
diğer arkadaşları olan biteni uzaktan izlemekte imiş. Derken efendime
söyleyeyim at hırsızı: "ne huysuzu gardaşım, atımız hem kuzu gibi hem de
ayağına zorlu, fişek gibi.." dedikten sonra bir teklif yapmış Hasan'a:
"Al
gardaşım bin bir tur at. Hem huyunu suyunu gör. Hem de ayağına yüğrük mü
gör..." demiş.
Hasan'ın
ayağına el atıp bindirmiş ata, vermiş yuları eline. “De hadi, sür iki tur,
sonra gel pazarlığımız yapalım..." demiş.
Diğer
arkadaş halen bir kenarda olup biteni izlemekte imiş...
Aradan biraz
zaman geçmiş. Biraz zaman daha... Derken epey bir vakit olmuş ne Hasan var
ortada ne at. Gelen giden yok…
Erketeye
yatan hırsız bir kolundaki saate bakıyor bir arkadaşına; oflaya, puflaya
beklemekte imiş...
Bu arada da İlisuluklu
"Nur Yüzlü" Hasan, Kuluncağı geçmiş, Aşağı Çayköy, Bağırtlak
civarında Tohma Çayının sığ bir yerinden geçmiş karşıya ver elini Sultanlı
köyü, Taşpınar derken Ortalık Tepesi, Cehennem Deresinden geçip Tarhana Bayırı
civarından İlisuluk köyüne gelmiş.
Atı kahvenin
önüne başlamış "Albay'ım ver oradan demli bir çay, konu komşuya da ver,
benden..." demiş.
Bu arada
Hasan'ın bonkörlüğü karşısında şapka çıkaran Mamo dayım bir sandalye kapıp
masaya yanaşmış. "Ula yeğen, hangi derede kurt öldü. Sen adama günahını
bile vermezdin. Bugün ne oldu da Rahmetli Mahmut emmim gibi hayır dua
alıyorsun..." demiş.
Hasan da:
"Mamo Dayı, sen üzümü ye bağını sorma. Afiyet bal şeker olsun. İstersen
Albay'ım tazelesin çayını..." demiş.
Mamo Dayım
da "valla seni bilmesem erenlere karıştı diyeceğim. Daha geçen sene Gamo'dan
iki kelek parası verip beş kelekle dört bıçak almadın mı? Sonra Ali Osman
Emmimin az mı keçiboynuzunu aşırmadın. Ya Selver Osman'dan yürüttüğün sigaralar...
Beraber davar yaydığımızda az mı içtik. Bitlis'ti, Birinci idi artık ne
çalabildiysen..."
“Yav, Mamo
Dayı, sus Allah'ını seversen, duyan da bizi at hırsızı sanacak”…
“At demişken
hayrola, benim bildiğim sizde at eşek olmazdı. En son rahmetli babanın cumaya
geldiğinde bindiği uyuz eşek vardı onu da Deli Hamit'e sattıydın. Hamit kim
bilir Eskihamal'da kaça okuttu o uyuz eşeği. Allah bilir belki Kayserili biri
alıp çoktan salam sucuk yaptı da kemiği bile kalmadı..." diye cevapladı
Mamo Dayı.
Bu sefer
Hasan, "Mamo Dayı, sen eskisi ayağına yüğrük değilsin. En son bizim koçun
tos vurmasıyla bacağını kırmıştın. Gel sana bir iyilik yapayım bu atı sana
satayım. Kabaca Ağaç’a in çık güzelce…" demiş.
Derken, yine
alaşağı, ver yukarı Albay'ın kahvede söğüt gölgesinde çaylarını içerek pazarlık
yapıp atı Mamo’ya satan nur yüzlü Hasan ertesi gün Darende'den aldığı İstanbul
biletiyle Tekirdağ'ın yolunu tutmuş bile. Eh, nede olsa Kuluncak pazarında
Hasan'ı tanıyan eden yok. Zaten sekiz on yıldır gurbette. Köye de ya bir bayram
da ya cenaze olursa, gelirse gelir.
Mamo Dayım
desen "anasını boyar babasına satar". Eskihamallı rahmetli Deli Hamit
olmazsa da Şeref'ten, Gürün'den verir birine. Bir bakmışsın bizim Hekimhanlı at
Uzunyayla'yı aşıp çoktan Kayseri yolunu tutmuş...
Biz gelelim
Kuluncak pazarına.
Bizim
Yazıhanlı at hırsızları beklemiş, beklemiş, beklemiş... Ne gelen var ne giden...
Erketeye
yatan (Gözcülük eden) hırsız karşından seslenmiş: "ne yaptın, sattın mı
atı?" demiş.
Diğer hırsız
da "heye, sattım!" diye cevap vermiş.
Bu sefer
öteki "kaça sattın?" diye sorunca, bizim at hırsızı cevaplamış:
"ellaam aldığımız fiyata verdik..." demiş.
Ava giderken
av olan bu fıkradaki isimler ve yer adları tamamen kurgudur. İsmi geçenlerin
affına sığınır ebedi âleme göçenlere rahmet, sağ olanlara sağlık ve afiyetler
dilerim.
Bu fıkrayı
epey bir zamandır İstanbul Adalar'da ki "faili meçhul" atların sosyal
medya ve gazete ve televizyonlarda gündem olması üzerine kaleme aldım.
Doğrusu
nedir bilemeyiz ancak bir birinden farklı haber ve senaryolar, söylentilerin
ayyuka çıktını görüyoruz. Aşağıya bırakacağım linklerde de olduğu gibi bir
kısmı “atların akıbeti meçhul” derken bir diğeri de “atların, mutlu, mesut…”
yaşadığını söylüyor.
Eskiden
Topkapı Suriçi'nde at, eşek kesenlere baskın düzenleyen gazeteci Uğur Dündar
vardı. Şimdi de epey bir zamandır Malatya gündemini değiştiren ve yazdığı
yazılarla ulusal haber kanallarına bile örnek olan Kayısı Haber'den sevgili
Mahir Temur var. Ben topu taca pardon Mahir'e atıp kaçayım.
Sağlıcakla
kalınız.
“ATLAR MUTLU”
MUSMUTLU HABERİMİZ LİNK
https://www.malatyabulvar.com/haber/mutlu-atlar-adasi-1847.html
“ATLAR KAYIP”
HABERİMİZ LİNK
https://www.malatyabulvar.com/haber/altunay-ibbnin-sorumlulugundaki-978-at-kayip-2014.html