12 Eylül 2017 Salı

HAYIRSEVER İŞADAMLARI(!) DEVRİ BİTTİ HAYIRSEVERLER CEMİYETLER DEVRİ BAŞLADI

Bu kentte bulunan hemen herkesin gördüğü ve gözlemlediği bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Yardımlaşmak. Eyvallah, bu konu öyle bir konu ki değil bir yazı ile fasiküllerce kitapla anlatsak yine kifayet etmez. Bilhassa Allah’a şükürler olsun ki Müslüman bir coğrafyada yaşıyoruz. Müslüman olmanın olmazsa olmazı en önemli sosyal adaletin tesisi için getirilen Zekât müessesi var. “Sosyal dayanışma ve adaleti canlandıran en önemli müesseselerden biri zekattır. Zekat yılda bir defa hesaplanır ve kazanılan malı temizlemek gayesiyle ödenir. Kur’an-ı Kerim’de zekat şu kelimelerle anlatılır: Sadakat (Tevbe, 9/60), Nasip (Nahl 16/56) infak (Bakara,2/267) Bütün bu kelimelere ve özellikle de “Hakk” (Zariyat, 51/19) kelimesine dikkat ettiğimizde zekatın zengin üzerinde fakirin bir alacağı (hakkı) olduğuna işaret edildiğini görürüz.” Yüce Allah Kuranı Kerimde mealen şöyle buyuruyor “Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardı.” ez-Zariyat, 51/19” Ayrıca efendimiz (s.a.v) "Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir" buyuruyor. Ya bulamayan olursa diye sorulduğunda ise “"Eliyle, çalışır, hem şahsı için harcar, hem de tasadduk eder" cevabını verdi. "Ya çalışacak gücü yoksa?" diye soruldu "Bu durumda, sıkışmış bir ihtiyaç sâhibine yardım eder" dedi. "Buna da gücü yetmezse?" dendi. "Ma'rufu veya hayrı emreder" dedi. "Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca: "Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkor. Zîra bu da bir sadakadır" buyurdu. (Buhârî, Zekât 30, (2, 121) Edeb 33 (7, 78); Müslim, Zekât 55, (Hd.1008) 1, 699) Yani ve ayet ve hadislerden anladığımız paran pulun varsa olmayana vereceksin. Bu bir emir. Lamı cimi yok kardeşim sen Karun gibi mal biriktirirken başkaları evine ekmek götüremiyorsa, çocuğunun okul masraflarını karşılayamıyorsa, evinin kirasını ödemiyorsa ya Müslümanlıktan çıkıp başka dine gireceksin veya emirleri uygulayıp zekâtını eksiksiz vereceksin. Ben vermiyorum, gitsin çalışsın diyemezsin. Kazancımın ortağı mısın diyemesin. Her zengin hakkıyla zekâtını verse memlekette sadaka verecek adam bulamazsın. Devlet giderlerini karşılamak için senin kazancından vergisini alır. Vermiyorum diyebilir misin, diyemezsin. Buna rağmen para biriktirmiş ve kat – yat sahibi olmuşsan onunda zekâtını vereceksin. Veya da başta da söylediğim gibi emirlerine uymadığın bir dinde durmanın bir gereği yok Müslümanlığı terk edeceksin. Gelelim başlıkta vurgulamak istediğim meseleye: Hepiniz hatırlarsınız, medyada filanca işadamı u kadar aileye yardım etti. Veya şu kadar çocuğu sünnet ettirdi veya giydirdi vs. vb… Bakınız sizlere kısaca bir bilgi aktarayım önce. Devlet maddi durumu iyi olmayan ailelere ayni ve nakdi yardımların ı elli bir plan dâhilinde illerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, ilçelerde de kaymakamlıklar aracılığı ile bu hizmeti zaten veriyor. Muhtaç durumda isen gıda ve kira yardımı yanında, odun kömür, bayram harçlığı ve muhtaçlık aylığı veriyor. Şehitlerimizin dul ve yetimlerine, gazilerimize, engellilere ve yaşlılara üç ayda bir maaş veriyor. Ağır hastası olan veya kendisini idare edemeyecek durumdaki engelli ve yaşlılar için “evde bakım” maaşı veriyor. Kısaca devlet vatandaşını aç açıkta koymuyor. Bunun dışında, savaş, doğal afet ve deprem gibi durumlarda hemen acil olarak yiyecek, giyecek ve barınma sorununu ve ilk yardım gibi sağlık sorunlarına el atıyor. Bunlar yapılırken yine kendi kişisel duyarsızlığımız sonucu bu durumların istismar edildiğini de üzülerek görmekteyiz. Bunlar gerçek ihtiyaç sahibinin yardımlardan yararlanamaması veya ihtiyacı olmadığı halde “sosyal yardım” alınması gibi nahoş durumlardır. Birde devletin dışında “kar amacı gütmeyen” kurum ve kuruluşlar var. Bunlara kısaca yardım kurumları ve yardım dernekleri diyoruz. Bunlarda vatandalar tarafından yapılan bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştıran organize gönüllü yardım kuruluşları veya vakıflardır. İşte bu vakıf veya derneklerin en başında da Türk Kızılayı gelmektedir. Türk Kızılayı Osmanlı’da ilk defa savaşlarda yararlananlar hizmet amacıyla "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla 1868 yılında kurulmuş ve 1877'de "Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti", 1923'de "Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti", 1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ve 1947'de "Türkiye Kızılay Derneği" adını almıştır. Bu güzide derneğimiz “kar amacı gütmeyen” hiçbir etnik ve dini görüşlere bakmaksızın tüm insanlığa hizmet etmeyi ilke edinmiştir. Millet hukuku çerçevesinde uluslararası Kızılhaç örgütü gibi savaşlarda “dokunulmazlığı” olan medarı iftiharımız olan bir kuruluştur. Bugün dünya coğrafyasında meydana gelen her türlü savaş, doğal afet ve deprem gibi felaketler yaşandığında yardıma ilk koşan Kızılaydır. Kızılay bunları yaparken medyaya bolca çıkarak “ucuz reklam” peşinde koşmaz. Çünkü kimseye kendisini ispatlama zorunluluğu yoktur ve yaptıkları yardımlarla zaten dünya insanın mazlumlarının gönüllerinde yer etmiştir. Milyonlarca aileye sosyal yardım dağıtır. Bunu yaparken yanında basın yoktur. İnsanları yani ihtiyaç sahiplerini, yoksulları “afişe” etmez. Böyle “küçük hesaplar” yapmak Kızılayın işi değildir. Gel gelelim ilimizde yaşanılanlara; Geçtiğimiz yıllarda böyle bir yardım yapılmış ve yine Kızılay Malatya Şubemiz tarafından asına benzer fotolar servis edilmişti. Bu konuyu eleştirmiş ve bir programda karılaştığımız Kızılay Derneği Malatya Şube Başkanı Av. M. Umut Yalçın’a bunun doğru olmadığını “üç kuruşluk” ramazan kolilerini verip fakir fukarayı medya aracılığı ile afişe etmeyin. Bu doğru değil benzeri serzenişlerim karşısında “bir işadamı geliyor, şu kadar kıyafet veya şu kadar yardım kolisi dağıtmak istiyorum, yani bağış yapacağım sizin aracılığınızla diyor. Bizde memnuniyetle belirlediğimiz ailelere ulaştırmak istediğimizde kendilerinin de yanında bulunma isteklerini kabul ediyoruz. Belirlediğimiz saatte bir bakıyoruz medyayı davet etmiş ve medya gözü önünde dağıtım yapıyoruz. Orada fotoğraflar çekilip servis ediliyor. Biz biliyoruz ki medyayı ve yardımı “reklam amaçlı” kullanıyor fakat vatandaşı da teşvik ettiği düşüncesi ile müsamaha gösteriyoruz” minvalinde cevap vermişti. Bu cevaba o zamanda çok üzülmüştüm. Fakir fukaranın, garip gurebanın böyle yardım adı altında bile olsa afişe edilmesinin doğru olmadığını belirttim. Sağ olsun Umut Başkan, sonraki basına servis edilen fotoğraflarda bu hassasiyetini korudu. Yardım alan vatandaş yerine elinde koli taşıyan resmi Kızılay görevlileri fotoğrafları servis edilerek bu hassasiyet korundu. Bugün bir medya cemiyetimiz yapmış olduğu(!) veya aracılık ettiği bana göre “üç kuruşluk” yardım kolileri önünde poz vererek adeta Malatya’nın tüm yoksullarına yardım etmiş pozu verdi. Biz bu haberin Kızılay yetkililerinden bağım sız yapıldığını biliyoruz. Eğer bilgileri varda müsamaha gösterdilerse bu ayıp onlara yeter. Evet, Kuranı Kerim yukarıda örneklerini verdiğimiz ayetlerde ve birçok hadiste yardımlaşma ve dayanışmanın önemine vurgu yapıyor. Sosyal adaletin gerçekleşmesi için de Zekatı emrederek iyilik ve tasadduk teşvik ediliyor. İyi ama bunları yaparken de insanları küçük düşürücü, rencide edici, on ur kırıcı davranılmaması gerektiğini de söylüyor. Yani diyor ki güzel kardeşim “sağ elin verdiğin sol el görmeyecek”. Sen ne yapıyorsun, yaptığın “incir çekirdeği kadar” yardımla milyonluk reklam devşiriyorsun. Ayıptır, günahtır, yazıktır… Yarın sizlerde o insanlar gibi ihtiyaç sahibi olmayacağınız ne malum. Biri çıkarda sizleri de öyle yerel ve ulusal medya aracılığı ile afişe ederse razı gelir misiniz? Buradan Sayın Valimize ve yetkililere de bir çift sözüm var. Sayın Valim, Sayın Kaymakamlarım, Okullar açılıyor. Bu tür yardım adı altında okullarımız ve öğrencilerimiz “yardım adı altında bir şekilde “istismar” ediliyor. Eline basit birkaç “Çin malı” kalem silgi alan bir dernek veya cemiyet koşuyor bir okula ve öğrencilerle poz vererek “güya yardım” yapıyor. İlimizde bu tür yardım dağıtmak isteyenler bunu ya usulünce yapsın veyahut ta valilik iznine tabi tutulsun. Bilhassa tüm ilköğretim okullarına bir genelge göndererek bu istismar yollarını kapayınız. Bu ciddi bir mevzudur ve bu konuda hepimiz vebal altında kalırız. Yardım almanın şartlarını yukarıda kısaca özetledim. Yardımlaşmanın gereğini de. Bu usulünce yapılınca güzel... Yardımda bulunmak isteyen hayırseverlerinde “meşru” bağış yapabilecekleri dernek veya vakıflar ilimiz dernekler müdürlüğünden öğrenilebilir. Veya açın bakın Google amcaya. Allah hayır ve hasenatınızı kabul ve makbul eylesin. Sevgiyle kalınız…