21 Aralık 2012 Cuma

Malatya'da izinsiz dergi satanlara göz yumuluyor

Sayın Valim,
Sayın Belediye Başkanım,
Sayın Emniyet Müdürüm,
Sayın Zabıta Müdürüm,
Sayın Defterdarım,
Allah rızası için bu yazıyı okuyun ve gereğini yapın.
Ve siz Malatyalı ve Malatya’da yaşayanlar;
Sorumlu insanlar, lütfen bu yazıyı okuyun ve gereğini yapın.
Malatya’da onlarca Engelli Derneği var, hiç ama hiç biri böyle bir şeye tevessül ve tenezzül etmezken Afyon’dan gelen ve üniversite öğrencisi olduklarını söyleyen birkaç genç ilimiz Sağlık Müdürlüğü önünü mesken tutmuş genellikle akşam saatlerinden yoldan geçenleri rahatsız ederek adeta yakasına yapışırcasına “bir saniyenizi alabilir miyim” diyor ve arkasından ajitasyona, duygu sömürüsüne başlayarak “Engelliler yararına”(!) çıkarmış oldukları dergiyi satmaya çalışıyor. Büyük ölçüde başarılı da oluyorlar…
Yirmi, yirmi beş yaşlarında genç ve sağlıklılar. Üniversitede okuduklarını ve kendi ailesinin de bir engelli olduğunu belirterek duygu sömürüsü ile vatandaşı dergi almaya ikna(!) ediyorlar. Parasını verip dergiyi alan vatandaş henüz köşeyi dönmüşken elindeki derginin kapağını bile açmadan oracığa çöp kutusuna gerisin geri atıyor. İçi rahat, güya faydalı bir iş yapmıştır, bir engelliye yardım etmiştir.
Allah aşkına Sayın Başkan bu ne kepazelik, bu Malatya’ya yakışıyor mu?
Siz değimlisiniz şehir merkezinden seyyar satıcıları kaldıran, Simitçiye Mısırcıya yer göstererek onları belli bir intizama sokan.
Kapalı semt pazarları, açık semt pazarları ile vatandaşa hizmet yarışına giren.
İhtiyaç doğrultusunda ilimizde park ve bahçelerde satışa müsait yerleri ihale usulü ihtiyaç sahiplerine veren…
Sizin emriniz doğrultusunda kaldırımlara eşya bırakan esnaflara ceza yazılıyor ve tezgâhları kaldırılıyor. Kaldırıma bir sehpa bırakan çay ocaklarına göz açtırmıyorsunuz.
Ola ki gözden kaçmış bir seyyar satıcı varsa adamcağızın tezgâhını, el arabasını elinden alıp bir dövmediğiniz(!) kalıyor. Ayakkabı boyacısına bile müsamaha göstermiyorsunuz.
Şimdi sormak istiyorum o halde;
Bu nedir Sayın Başkan.
Bu sizin yıllarca çalışarak halkın gönlünde bıraktığınız saygınlığınıza halel getirmez mi. Bu durumu size birileri hiç mi söylemedi. Zabıta Müdürlüğüne herhangi bir vatandaş şikâyette bulunmamış mıdır?  Eğer şimdiye kadar kimse şikâyetçi olmamışsa bu ayıpta halkımızın olsun. O halkın içerisinde ben olmak istemiyorum. Bu durum benim kanıma dokunuyor.
Sorumlu bir vatandaş olarak, ayrıca da bu toplumda yaşayan bir Engelli vatandaş olarak sizden rica ediyoruz bu duruma daha fazla seyirci kalmayın.
**
Sevgi dostlar bu durum aslında yeni bir mevzu değil. Uzun süredir var ve hemen her şehirde buna benzer olaylar ne yazık ki yaşanıyor.
Toplumumuzun zayıf noktasını yakalamışlar alabildiğine istismar ediyorlar.
Yukarıda da bahsettim, ilimizde onlarca Engelli Derneği var. Bunların başında da hepinizin yakından tanıdığı Türkiye Sakatlar Derneği Konfederasyonu’na bağlı olarak ilimizde faaliyet gösteren Malatya Sakatlar Derneği. Malatya Sakatlar Derneği Başkanı Ali Haydar Koyun bu konuyla alakalı olarak erinmemiş, üşenmemiş 2009 Yılında İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesine bir yazı yazmış. (Bkz: 21.03/2009/032 sayılı dernekler Hakkında konulu yazı)
O tarihte de ilimizde benzer durumlar devam ediyormuş ve bu konuya çözüm aramış.
İçişleri Bakanlığı Konuyu dikkate almış ve 10.06/2009/1751 Sayılı yazı ile 81 İl Valiliğinibilgilendirmiş. İlgili yazıya ilgi tutan Malatya Valiliği de İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğüne gereği yapılmak üzere göndermiş Bilgi olarak da Malatya’da faaliyet gösteren tüm derneklere o zamanki İl Dernekler Müdürü Mustafa Raşit Özmen imzasıyla göndermiş.
İçişleri Bakanlığının yazısı oldukça uzun, resimde tamamını görebilirsiniz. Biz burada bazı noktaları bir kez daha hatırlatalım.
İçişleri Bakanlığının 1751 Sayılı yazısında şu noktaların altı çiziliyor;
“… Bazı Engelli Dernekleri in Dernek adına yaptırdıkları, çorap, kalem, Takvim ve dergileri 81 ilimize dört-beş kişilik guruplar aracılığıyla, merkezi yerlerde yoldan gelip geçen insanları rahatsız edecek şekilde durdurarak ‘sakatlar yararına, engelliler yararına, özürlüler yararına tekerlekli sandalye yardımı yapacağız, tedavi ettireceğiz’ gibi sözlerle sattıkları,
… Bastırılan dergilerin dernek adı kullanılarak Türkiye genelinde satıldığı, ancak satılan dergilerden ne kadar gelir elde edildiği, gelirlerin hangi amaçla nereye harcandığının belli olmadığı, elde edilen gelirlerin vergisinin verilip verilmediğinin bilinmediği,
Ticari amaçlar çıkarılmakta olan bir derginin veya çeşitli ürünlerin daha fazla gelir elde edilmesi amacıyla engellilerin adının kullanılarak duygu sömürüsü yapılmasının tüm engellilere engelli derneklerine zarar verdiği ve rencide ettiği…”
Diye devam eden yazıda 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanununa vurgu yapılarak ilgili madde hatırlatılıyor. Ayrıca Maliye Bakanlığı 03.04/2007 Tarih ve 26482 Sayılı resmi Gazetedeyayınlanan genel tebliğinde ilgili kurumların (Dernek, Vakıf, yardım kuruluşu) Kurumlar Vergisi mükellefi olduğunun altı çiziliyor.
Yukarıda da anlattığımız gibi bu kişiler satıştan ne toplamışsa doğrudan ceplerine indiriyorlar. Fiş, fatura gibi bir kaygıları bulunmuyor…
İlgili yazıda ayrıca “engellilerin ve engelli derneklerinin adını kullanarak izinsiz yardım toplama faaliyetlerinde bulunanlar veya yardım toplama izinleri alınmış olmalarına rağmen yardım toplama faaliyetlerini 2860 Sayılı Kanuna aykırı olarak yürütenler hakkında gerekli yasal işlemin yapılmasını…” deniyor.
Yasal işlem nedir bilmiyoruz, gelen memurun sadece kimlik sorup gerisin geri gitmesi ve bu satışı yapanlarla bizi baş başa bırakmaları mı?
Bakınız onlarca kez ilgili yerlere telefon edildi ve bu şahıslardan şikâyetçi olundu “tamam efenim gereğini yapıyoruz” deniyor arkası gelmiyor.
Telefonumdan 155’i aradım ve durumu özetledim, az sonra gençten iki sivil memur geldi ve ilgililerin kimliklerine yazılı izin belgelerine baktılar. Bana dönerek “siz şikâyetçi misiniz” diye sordular. Bende arkadaşların belgesini kontrol edin eğer durumları yasalsa yapsınlar yoksa gereğini yapın lütfen dedim.
Az sonra memurlar gitti ve gençler satışlarını sürdürdü. Beni görünce “ekmeğimizle oynama” diyerek uyardı(!) ben bu uyarının ne anlama geldiğini pek tabii ki biliyorum. (Gençler bana karşı hoş olmayan bir tavır takındılar, ola ki onlar tarafından darp edilir veya başka bir şey olursa sorumlusu İl Emniyet Müdürlüğüdür)
**
Oysa bu gibi işlerin nasıl ve şekilde yapılması gerektiğini en başta Belediyemiz ve ilgili kurumlar biliyorlar.
Stant açmak isteyen önce ilgili mercilerden izin alır, açtığı stantta logosu veya afişi görülür yerde bulunur. Almış olduğu izin belgeleri masalarının üzerinde bir dosyada bulunur ve gerektiğinde gösterirler. Stant görevlilerinin yaka kartları adları ve görevleri yazılı olarak boyunlarında bulunur…
**
Malatya Valiliği İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü (Eski adı) İl Dernekler Konsey Başkanlığı 30.09/2011 Tarihli 4933 sayılı bir karar alıyor.
Kararda;
“İl Engelliler Konseyi’nin 30.09/2011 tarihindeki toplantısında alınan karar gereği ilimizde ve farklı illerden gelip Engelli Dernekleri adına satış yapan şahısların kuracakları stant dışındaki satışların engellenmesi için gerekli hassasiyet ve titizliğin gösterilerek çalışmaların yapılması ve her ayın ortasında bu çalışmalarla ilgili düzenlenecek raporun il Engelliler Konseyi Başkanlığına gönderilmesi hususunda;
Gereğini bilgilerinize rica ederim. “ Altında Vali adına, Vali yardımcısı Bilal Boztepe imzası bulunuyor. Bu yazı ilgili yerlere;
Belediye Başkanlığı,
İl Emniyet Müdürlüğü,
İl Jandarma Komutanlığı,
Vergi Dairesi başkanlığına,
Dernekler Masası Müdürlüğüne,
Tüm Engelli Dernek Başkanlıklarına, gönderiliyor.
**
Bizde bu işin belli bir nizam ve intizam içinde olmasını diliyor ve istiyoruz. Kimseyle bir husumetimiz, bir alıp veremediğimiz yok.
Birileri çıkıp ta benim adıma yardım toplamasın, topluyorsa da yasada yazılı olan mevzuatlara uysun ve bizi daha fazla toplum gözünde rencide etmesin. Kimse biz engellilerin onuruyla, guruyla oynamasın.
Başbakanlık Özürlüler İdaresi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu konuda engellilere her türlü desteği veriyor. Sosyal güvencemiz sağlanıyor,2222 sayılı yasa ile maaşlarımız ve bakıma muhtaç isek evde bakım ücretimizi devlet karşılıyor. Her gün onlarca engelli memur olarak kamuya giriyor. Bizler dilenci değiliz...
Çekin ellerinizi yakamızdan.
 Bizim fark edilemeye insanca yaşamaya ihtiyacımız var.
Engelsiz bir çevreye ihtiyacımız var. İnsanların içine çıkınca acınmaya ihtiyacımız yok.
Bizler acınacak halde değiliz, sizler böyle olaylara tepkisiz ve seyirci kalarak göz yumuyorsunuz, yardım ettiğinizi sanıyorsunuz, bu ve bunun gibileri “beleşçiliğe, asalaklığa” alıştırıyorsunuz. Sizlerden aldıkları desteklerle fütursuzca hemen her yerde karşımıza çıkıyorlar. Bu durumda asıl acınası olan sizler değil misiniz? Kendinizde en ufak bir sorumluluk taşıyorsanız bu duruma sessiz kalmamalısınız.
Umarız meramımızı anlata bilmişizdir.
Baki selam ve dua ile sağlıcakla kalınız efenim…

2 Aralık 2012 Pazar

3. Aralık Dünya Engelliler Gününü Kutlamıyorum

Çoktan beridir yazı yazmak ve yazmamak arasında gidip geliyorum. Daha doğrusu yazmak istemiyorum(dum). Bıkkınlık geldi, usandım ve utandım, pes ettim anlayacağınız.

Yazıyoruz, çiziyoruz, dilimizin döndüğü kadar bir şeyleri düzeltme adına çırpınıyoruz ama nafile.  Ben ve ya bizler yazdığımızla kalıyoruz, sizler okuduğunuzla. Daha ötesi yok, anladım ki benimki beyhude bir çırpınış. Bu aşamadan sonra bu sayfalarda güncelle alakalı yazılara yer vermeyeceğim. Bir süre dinlenmeye çekiliyorum, bu arada Şiirkolik, Edebiyat Defteri gibi sitelerde “etliye, sütlüye karışmadan” yarım kalan öykülerimi bitirip paylaşacağım…
Bu girizgâhtan sonra şimdi bu karara neden vardığım hakkında son bir şeyler karalamama müsaade edin lütfen.
Bu sayfaları takip edenlerinizin malumu olduğu üzere Engellilerle ilgili çeşitli vesilelerle birçok yazı yazdım. Malatya’da Engelli olarak yaşamanın zorluklarını, kaldırımlar ve kurumların erişim problemlerini dile getirdim. Bir türlü istenilen standartlarda yapılamayan yolları ve yapılan kaldırımların durumlarını resimleriyle videolarıyla sizlerle paylaştım.
Her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla hemen her siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler çeşitli yaldızlı, süslü demeçler yayınlayarak sözüm ona güya Engellilerin yanında olduklarını ve onların sorunlarını bildiklerini ve bu konuda çırpınışlar içinde olduklarını dile getirme yarışında olurlar.
Engelliler Gününe özel tiyatro gösterimi, konser ve bir dizi panel konferans ve sunumla görevlerini yaptıklarını sanarak senenin geriye kalan günlerinde Engellileri ve Engelliler hakkındaki vaatlerini unutur bir köşeye çekilirler. Onlar söyledikleriyle, vaatleriyle kalır bizler dinlediklerimizle. Kısaca değişen bir şey olmaz.
1992 yılında Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü olarak ilan edilmiş. 2005 Yılında Özürlüler yasası yürürlüğe girmiş. Daha sonra ülkemiz 2007’de imzaladığı “Engelli Hakları Sözleşmesi”nin gereği olarak bazı iyileştirmeleri hayata geçirmek üzere çalışma başlatmış.  Bu tarihlerde Ülkemizde iktidarda olan hükümet bir yasa çıkarak Engelliler için bir dizi standartlar belirleyerek Erişimle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının uyması gerekenleri bir genelge ile duyurmuş. Bu genelgenin hayata geçmesi için de bir takvim belirlenmiş. Kısa, orta ve uzun vadede bu sorunların giderilmesi gerektiğini bu zamana kadar da kurum ve kuruluşların eksikliklerini tamamlamasını istemiş. Gel görkü iktidar partisinin çıkardığı genelgeye kurum ve kuruluşların sahip çıkmadığı gibi kendi partisinin belediyeleri de işi savsakladığından olsa gerek süreyi 2013 Yılına erteleyerek zaman kazanma yoluna gitmiştir. Öyle görülüyor ki bu süre sona erdiğinde de değişen bir şey olmayacak.
Bakanlık çevre düzenlemesi ve ulaşılabilirlik eylem planları için belirlediği standartları konunun muhataplarına ulaştırmak için ulasilabilirturkiye.gov.tr adresini hizmete sokmuş burada ilgili broşürleri paylaşmıştır.
Bakanlığın sitesinde; “Toplumsal Bilinçlendirme ekseninin önceliklerinden biri olan “Teknik Elemanların Ulaşılabilirlik Konusunda Bilinçlendirilmesi ve Bilgilendirilmesi” başlığı altında T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi tarafından “Ulaşılabilirlik” konulu broşür çalışması yapılmıştır. Broşürler, Ulaşılabilir Türkiye sloganı ile 3 farklı başlıkta (Planlama Ölçütleri, Açık Alanlar ve Binalar)  oluşturulmuştur.
Genel olarak, herkesin mekândan eşit ve bağımsız faydalanma hakkına sahip olduğuna ve ulaşılabilirliğin yaşamın tüm alanlarındaki hak ve hizmetlere ulaşabilmek ve bunlardan yararlanabilmek olduğuna dikkat çeken broşürler; özelde ilgili meslek gruplarına temel bilgiler sağlamak amacı ile hazırlanmıştır.” Denilmektedir.
Broşürlerin linkleri:
Özürlülük ve engellilik tanımlarını ve kentsel ölçekte engelsiz fiziksel çevre tasarımında dikkate alınması gereken kuralları içermektedir.
Yaya geçitleri, kaldırımlar, otoparklar, rampalar, merdivenler, oyun alanları ve sokak mobilyaları başlıkları altında herkes için engelsiz tasarım ilkesini incelemiştir.
Herkese uygun binaların genel özelliklerini belirtmiştir.
Şimdi yukarıda sizlerle ayrıntılı olarak paylaştığım genelge ve erişim planlarını hangi kurum ve kuruluş indirip şöyle bir göz attı. Hangi kurum bu broşürleri önüne alarak eksiklikleri bu broşürlere göre giderme yoluna gitti söyler misiniz?
Kamu kurum ve kuruluşları bile bu düzenleme ve standartlara uymuyorsa, genelgeyi talimatı hiçe sayıyorsa, halka örnek olması gereken kurumlar bunları ciddiye almıyorsa vatandaştan bu düzenlemeleri yerine getirmesini nasıl beklersiniz.
*
Belediyemiz hemen her fırsatta üstüne basa, basa Engellilere sahip çıktığını, otobüslerin %50’den fazlasının Engellilerin erişimine uygun olduğunu, şu kadar kaldırım düzenlemesi bu kadar engelliye yemek sair yardım yaptığını anlata dursun yapılanların bizlerin yanında hiçbir hükmü olmadığı gerçeğini değiştirmez.
Defalarca bu konuları hatırlattık. Yapılan kaldırımların Engellilerin erişimini kolaylaştırmadığını aksine yeni bir engel çıkardığını söyledik. Mevcut düzenlemelerin yetersiz ve hesapsız yapıldığını izah etmeye çalıştık. Oluklu kaldırımlarda hemen her gün kaza tehlikesi atlattığımızı ve akülü araçlarımızı bozduğunu söyledik. Engellerin işlerine gidip gelirken kaldırım yerine yolları kullandığının altını çizdik. Anlatamadık, görmediler, inanmadılar. Yaptığımız düzenlemeler sizlerin kullanımına uygun diyerek bizlerle alay ettiler….
*
Geçtiğimiz günlerde 3. Malatya Film Festivali açılışı ve ödül törenleri vardı.  Kültür merkezine girmek için arka sokaktan otopark girişinden tehlike atlatarak gidiyorduk. Çok şükür iyi kötü bir rampa yapmayı akıl edebildiler. Yarım saatlik bir çalışma ile yapılan bir işi bu zamana kadar yapmak kimsenin aklına gelmemişti.
Sinemaların hiç birisinde (Sadece Yeşil Sinemada bir salon hariç) ne yazık ki engellilerin kullanacağı salon yok. Festivalde filmler sahnelendi bizler afişlerine bakmakla yetindik.
Tiyatro salonu da ne yazık ki öyle… Sabancı Kültür Merkezinde sahnenin önünde izleyenlerin önünü kapayacak şekilde veya sıralara geçilen merdivenlerin önünde insanların yolunu kapayarak ve boynumuz tutularak izlemek durumunda kaldığımızdan çoğu zaman tiyatro hayalimizi de ertelemek zorunda kalıyoruz.
Şehir merkezinde engellilerin kullana bileceği bir tuvalet ne yazık ki yoktur. Yerin altına beş on merdivenle ya da yerin üstüne üç beş merdivenle çıkılacak şekilde düşünüldüğünden Engelliler mağdur oluyorlar.
Kamu kurum ve kuruluşlarının engelliler için tuvalet ve lavaboları mevcut değil. Kamuda çalışan Engelli memurlar asansörleri kullanamıyorlar. Her zaman birilerini bekleyerek yardım almak durumundalar. Asansör düğmelerinin yukarıda bulunmasını sanki Allah’ın emri gibi özellikle mi yapılıyor bilemiyorum.
Üniversitemizin, Kent Konseyi Engelliler Merkezinin ve sair diğer kurumların 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelli ve Engelli sorunlarına dikkat çekmek ve erişimin kolaylaştırılması yönünde toplum bilinci oluşturmak için ne tür bir etkinlik yaptığını şu ana kadar duymadım. Varsa bir etkinlik projeleri günler öncesinden duyurusunu yaprak halkın katılımı sağlanamaz mıydı?
Güne özel tek etkinlik yarın Engelliler için tertiplenmiş konser programı. Bu konuda da duyuru valilik bülteniyle yerel basına ulaştırılmadı ne yazık ki.
Engelliler Gününü kişisel olarak protesto ediyorum
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, “Engellilerin kendi aralarında yaşadığı sorunları tek tipçi, toptancı değil her birini kendi içinde çözecek şekilde yeniden düzenliyoruz. 2023 vizyonun da dünyanın 10 ekonomisi olacaksak bütün engelli kardeşlerimizin kapasitesini sistemin içine koymamız gerekir.” Diyor.
Yukarıda da anlattığım gibi bu ve buna benzer demeçleri hafta boyu dinlemeye devam edeceğiz. Malatya özelinde siyasi parti temsilcileri ve Milletvekillerinin değerlendirmelerini sizler bu sayfalarda okuyacaksınız ancak ben kişisel olarak 3 Aralık Dünya Engelliler Günü etkinliklerine katılmayarak kişisel olarak protesto edeceğim.
Neden mi? İşte bu sebeplerden dolayı:
Engellileri toplum gözünde “görsel bir obje” olarak görmeye devam ettiğiniz müddetçe,
Toplumda Engellilerin “eşit yaşama hakkı” önlerine konulan engellerle elerlinden alındığı,
Engellilerin Eğitim haklarının yeterince sağlanmadığı ve bu konuda ilimizde her hangi bir çalışma içerisinde olunmaması,
İlköğretim, ortaöğretim ve Üniversite de okuyan, okumak isteyen Engelliler için sınıfların ve servislerin olmaması ve yetersizliği,
Okul, Hastane, İşyeri, Banka, sinema ve sosyal hayatta günübirlik kullanılan alanların yetersiz ve engellilerin kullanımına uygun olmadığı,
Kamu kurum ve kuruluşlarının bu düzenlemeler için çalışma içerisinde olmadıkları gibi adeta “kör, sağır ve dilsiz” oldukları,
Mülki idarenin kayıtsızlığı ve yeterince bu konulara sahip çıkmaması ve yerel yönetimlerin “neme lazımcı” yaklaşımları,
Siyasi parti temsilcisi ve Milletvekillerinin duyarsızlığı ve ilgisizliği, bununla beraber tutarsızlığı verdikleri sözlerin vaatten öteye geçmediği,
Sivil toplum kuruluşlarının objektifler önünde gurur kırıcı, incitici ve itici bir şekilde adeta şov yapar gibi, lütfedip bir akülü sandalye bağışlamasıyla görev yaptıklarını sandıkları,
Toplusal bilincimizi değiştiremediğimiz ve hala günümüzde engellilere “Kör Ömer, Topal Ali, Sağır Ayşe, Şaşı Bakkal, Kambur Hasan” sıfatlarıyla aşağılamaya devam ettiğimiz için,
Engellilerin günlük hayatlarında kullandıkları ortez, protez ve bunların yanında yaşamlarını kolaylaştırıcı alet edevat ve cihazlardan ve dahi kullandıkları ilaçlardan katılım payları alınmaya devam edildiği için,
Engellilerin önüne onlarca ve sayısız örneklerle gösterilebilecek türlü, çeşitli engeller çıkarılmaya devam edildiği ve engellilerin önündeki engelleri kaldırma girişimlerinin yetersizliği ve onlarca çeşitli sebeplerden dolayı;
3 Aralık Dünya Engelliler Gününü bu toplumda hasbelkader engelli olarak yaşamaya çalışan Engelli bir birey olarak kutlamıyor ve protesto ediyorum…
*
Engellilerle ve güncelle alakalı bu son yazımda sizleri daha fazla meşgul etmek istemiyorum. Siyasi konuları dile getiremiyoruz. Yerleşik kalıpların dışına çıkarak yazmak istediklerimizi de  “özgürce” dile getirememenin sıkıntısı içerinde hemen her güne diyecek bir sözümüz olmasına rağmen yazamıyoruz.
Malatya Gerçek ve diğer sitelerimizden yazılarımı şimdiye kadar takip ederek okuyan dostlarıma sağlık, mutluluk ve esenlikler dileklerimle sevgiler saygılar.  Hakkınız helal edin efenim, Allah’a ısmarladık…