29 Kasım 2013 Cuma

Başkan Çakır’la Büyükşehir Yolculuğumuz Hayırlı Olsun

Kamuoyunun merakla beklediği malum adaylık süreci nihayet Sayın Başbakanın açıklamalarını müteakip sonlanmış oldu.

Malum aday adaylığı ve seçim süreci hem geçtiğimiz günlerde yapılan 4. Malatya Uluslararası Film Festivalini ve hem de Ankara’da devam Malatya Günlerini gölgede bıraktı. Sabahtan akşama şu şunu dedi, bu bunu dedi haberleri ve bildiğiniz “seçim geyikleri” hayatımızı esir aldı.
Eskiden “fısıltı gazetesi” vardı, bir şayia çıkar, gittikçe artan hızla yayılır en son ilk söyleyen duyar ve çıkan haberlerin etkisinde kalarak kendisi söylediği yalanına yine kendisi inanırdı.
Şimdilerde fısıltısı gazetesi prim yapmıyor. Yeni “trend” sosyal medya. Öyle uçuk haberler, öyle akıllara ziyan senaryolar var ki adeta ışık hızında yayılıyor. Sosyal medya deneyimi olan zevat dolayısıyla artı bir averajla rakiplerinin önünde kendisini konumlandırıyor. Eh biraz da “yalaka” türünden takipçisi varsa işi daha da kolay. Yani “at yalanı, s... inanı” türünden, tabi yersen…
Çarşaf çarşaf yalan haber, kanıtsız mesnetsiz iddia, uyduruk anketlerle sözüm ona güya propaganda yapıp oy devşireceklerdi.
İşin kötüsü bu malum “tetikçi medya” aslında adayların hiç birisinin tarafı bile değillerdi. Onlar sadece adayların cüzdanından taraflardı.  Yani “ne kadar para o kadar köfte” hesabı. Herkesin bir hesabı olduğu gibi “hesap sahibinin de” bir hesabı vardı ve hesabı kesip önlerine koydu.  Yok,  “bakiyem yetersiz” sonra vereyim abi dersen de “yemezler”. Peşin, peşin kesilen hesabın paraları bir güzel tahsil edildi. Şimdi yediklerini gönül rahatlığı içinde sindirebilirler, buyurun afiyet olsun(!)..
**
Değerli okurlar,
İlk günden beri açık net tavrımızı ortaya koyduk. Hiçbir aday hakkında ileri geri yazıp çizmedik. Hakkımızda hayırlısı, Malatya’mız için hayırlı olsun dedik.
Adaylık süresince hemen her aday adayının başvuru haberlerini işimiz gereği tarafsız olarak okuyucularımıza duyurduk.  Bize ulaşan bültenlerde en ufak bir oynama yapmadan objektif olarak yayınladık ve gereğini kamuoyunun takdirine bıraktık.  Bize bültenlerini ulaştırmayanlar gönül koymasın. Adaylık başvurusu dışında bültenlerine yer vermediğimiz mevcut aday adayları da “varsa” haklarını helal etsin. Çünkü ilk günden beri açıkça aday adaylarının çarşı-pazar gezilerini, köyde kentte yaptıkları “içerikten yoksun” malum ziyaretleri biz ilke olarak haber değerinde görmedik.
Gerçekten projeleriyle kendisini ifade etmek isteyenlere de kapımızın açık olduğunu belirttik. Çünkü biz biliyorduk ki aday adaylarının hemen büyük çoğunluğu “aday adayı desinler” kabilinden aday olmuşlardı. Kendilerinin aday olacak vasıflarının olmadığını da en iyi kendileri biliyorlardı.  Bilinçli olarak “ince” hesaplar içinde aday adaylığını açıkladıklarından olsa gerek tüm samimiyetsiz görüntüleri yüzlerinden okunuyordu…
Şunu bir kez daha açık net ortaya koymak isterim;
Mevcut adayların hemen hepsi demeyeyim ama büyük çoğunluğu çok kıymetli kendi nevi şahıslarına münhasır kaliteli kalibreli insanlardı. İçlerinde başkanlık koltuğunu dolduracak vasıflarda çok değerli ve bu işe gerçekten inanarak, güvenerek “hizmet aşkıyla” yaklaşan ve talip olanlar vardı. Hepsini bu anlamda “elini taşın altına koyma” cesareti sergileyerek “bir adım öne” atan kıymetli adaylarımızı huzurlarınızda tebrik ediyorum. Bu anlamda da lütfen ve mümkünse de kendilerini “yenilmiş pehlivan” olarak görmemelerini haddim olmayarak istirham ediyorum. Bu seçimin tek kazanını olacaktı kuşkusuz, kazanan Malatya olsun, Malatyalı olsun…
İsimlerin hiçbir önemi yoktur, asıl olan hizmet olmalı. Hak için ve halkımıza hizmet olmalı…
Şimdi diyeceksiniz ki “e birader, sen açıkça Sayın Çakır’dan yana taraf olmadın mı? Oldum. Şu sebepten;
Birincisi ve en önemlisi Başkan Çakır’a inanıyordum.  Şimdiye kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının teminatı idi, yaptığı hizmetleri görmezden gelenleri görünce tavrımı ortaya koyma gereği duydum.
İkincisi, Sayın Başkan “çok nazik” bir insan, kimseye karşı aleni bir saygısızlık olarak değerlendirilebilecek bir konuşmasına bir demecine şahit olmadım. Polemikten uzak ve tebessüm eden tavrı ve insani duruşu karşısında her halde kayıtsız kalamazdım.
Üçüncüsü, Sayın Başkanın ekibinin “doğru kişilerden oluşmadığı” kanaatinde idim. Bu ekibin Çakır’ın bizatihi seçtiği kurmayları olmayıp önceki dönemin devamı ve bir şekilde “kucağına bırakılmış” bir enkaz olduğuna inanıyordum. Sanırım Sayın Başkan “Brutus” olarak ortaya çıkanların kimler olduğunun farkındadır ve bundan sonra sağlam bir ekiple yola devam eder.
Dördüncü bir başka ve benim için belki de en belirgin olan durum daha var ki ona sizlerde geçtiğimiz günlerden beri devam eden “kara propaganda”, iftira kabilinden mesnetsiz iddialar ve haberler. Gerçi buna benzer haberler hemen her seçim dönemi görebiliriz ama “kantarın topuzu fazla kaçınca” insan kayıtsız kalamıyor…
Son olarak da bir vefa borcum olduğuna inanmış olmamdır. Hem Darendeli, hem İmam Hatipli (Benim gibi) hal böyle olunca ve serde de hemşericilik olunca Sayın Çakır’ın yanında yer aldım. Size bir şey söyleyeyim mi, inanın Başkan Çakır ne yazdıklarımı okumuştur ne de kendisini desteklediğimi bilir. Ben bazıları gibi “maaşlı kalemşor” değilim, o bazılarını sizler zaten tanıyorsunuz…
Sevgili okurlar,
Peygamber efendimiz "Emanet kaybedilince kıyameti bekleyin." Dediğinde "Emanet nasıl kaybolur?" diye sorarlar; "İşler ehil olmayanlara teslim edilince" (Buhârî) diye cevap verir.
Yani bizler işi ehline vermekle mükellefiz. Bu meyanda da yaptığımız seçimlerin adil olması gerekir. Her işte gerçekten liyakatli olanları seçebildiğimiz zaman adil bir yönetimin kapısı aralanmış olur.
Konu hakkında yazacak birçok şey var lakin sizlerin kıymetli vakitlerini daha fazla almayayım. Kendimce bazı tespitlerde bulundum, duygu ve düşünce dünyamla paralel yaptığım değerlendirmelerin çok yabana atılır olmadığına inanıyorum…  Ben halkın bizzat içindeyim, yani sizlerle sadece “sanal” diyalog kurmuyorum.  Belediye otobüsündeyim, çay ocağındayım, bakkalda, markette, dairede vs. yani sizlerin olduğu her ortamda bulunuyorum.
Sizlerden edindiğim izlenimlerimi, yaptığım gözlemlerimi olabildiğince yazmaya gayret ediyorum. Benim burada yazdıklarım bir bakıma sizlerin düşünceleridir. 
Hâsılı diyorum ki;
Bu saatten sonra bir birimizi kırmadan, üzmeden, eleştiri noktasından çıkıp hakarete varmadan yazalım, çizelim. Bir birimizin yüzüne bakacak halimiz olsun…
Seçim özelinde de diyeceklerim kısaca;  mevcut aday adayları bu yarışın bir maraton koşusu olmadığı bilinciyle aday olanın etrafında kenetlenerek yekvücut olmalılar. Yeni polemiklere meydan vermeden sağduyulu bir şekilde bundan sonra yapılacaklar ve yapılması gereken projeler üzerine yoğunlaşıp Malatya’mızı ileri taşımalıyız…
Malatya Belediye Başkanlığı görevinden Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı ile noktalanan sürecin Sayın Ahmet Çakır’a ve Malatya’mıza hayırlı olması dileğimle başarılar diler tebrik ederim…
Not:
İlçe belediye Başkan adaylıkları kesinleşmedi, önümüzdeki günlerde açıklanacak lakin ben sitemizde edindiğim izlenimler ve duyumlarımı “kesin” gayri resmi adaylar olarak ilan etmiştim. Bu tespitler sadece kendi kişisel kanaatlerimdir lütfen yanlış anlaşılmasın. Sonuçları Allah nasip ederse önümüzdeki günlerde karşılaştırıp ne kadar isabet ettiğimizi veya ne kadar yanıldığımızı göreceğiz.
Seçim Loto İlçe Aday Listem Şöyle:
Akçadağ: Ali Kazgan
Arguvan: Vahap Doğan
Arapgir: Haluk Cömertoğlu
Battalgazi: Selahattin Gürkan
Darende: İsa Özkan
Doğanşehir: Vahap Küçük
Doğanyol: Recep Gülbey
Hekimhan: Kemal Deniz
Kuluncak: Nurettin Akbulut
Yeşilyurt: Vahap Erdem

11 Kasım 2013 Pazartesi

Malatya Haber Sitelerinin Okunma Oranları

Seçim sürecine girdiğimiz günden beri yerel haber sitelerini bir telaş sardı. Hemen her haber sitesi bir veya birkaç aday adayını öne çıkaran haberler, sözde anketlerle manipüle etmeye başladı.  

Aday adaylarına çöreklenen bu sözüm ona basın mensupları günde yüz ziyaretçi alan sitelerini sanki ulusal haber sitesi imişler gibi pazarlıyorlar. Asıl işi kamuoyu adına haber toplamak ve sunmak olan basının içine düştüğü bu hazin durum anlaşılır bir şey değildir.
Bir adayı desteklerken diğer bir adayı karalamak, iftira atmak basın ne insanlığa sığar ne basın etiğine.  Haber değeri taşıyorsa aday adayının haberini yaparsın. Seçim çalışmalarını tarafsız bir şekilde yansıtırsın bu başka bir şey bir adayı 300 bin oy kullanıldı, yüzde bilmem ne kadar önde gidiyor diyerek insaf ölçüsüne sığmayan bir abartıyla diğer adayları karalamak başka bir şey.
Sitelerine bakıyorsun Alexa sıralamasında hiç yok, dünya sıralamasında iki-üç milyonlarda fakat Malatya’nın en çok okunan haber siteleriymiş gibi “mavralarla” aday adaylarını “poh pohluyor”. 300 bin oy kullanılmışmış. Biri de çıkıp demiyor ki “ya hu arkadaş, senin siten bırak üç yüz bini yılda o kadar rakamı bulabiliyor mu?  Günde yüz tekil takipçi ile nereden buldun o rakamları. ..” diyen yok.
Size aşağıda Malatya’nın öne çıkan sitelerinden bazılarının karnesini çıkardım. Kim ne kadar okunuyor Mikrosftun sahibi olduğu dünyanın bir numaraları site analizi yapan Alexa’nın verilerini aktarıyorum.
Alexa’nın ölçümü ortada, sen sıralamaya bile girmiyorsun kalkmışsın şu kadar oy kullanıldı filan. Lütfen bu tür yalanlarınızla milleti meşgul etmeyin, sizi bu yalanlarınızla milleti inandıramazsınız ancak kendinizi kandırırsınız.
Malatya basının duayenlerinden gazeteci büyüğümüz Alişan Hayırlı bakın ne diyor:
“1983 yılından beri yapılan bütün seçimleri ve adaylık sürecini yakından takip ettim, Belediye Başkanlığı ve Milletvekilliğine hep (ANAP ve AK Parti) adı sanı bilinmeyen, aday olmasıyla birlikte tanınan "isimsiz" kişiler seçildi.
Malatya'da, aşağıda, sokakta, mahalli basında bağırıp çağıran, pankart asan, broşür bastıran, TV'lere çıkmak için program başına 2-3 bin lira rüşvet veren, büyük gürültü koparan, temayül ve kamuoyu yoklamalarında ilk sıralarda yer alan hiç bir aday, partisinden listede gösterilmedi.
Aksine, hep işini tepeden bitiren uyanık ve torpilli adaylar gösterildi.
İsterseniz tek tek, isim isim, seçim seçim size bunu anlatabilirim.
Seyhan Semercioğlu, Münir Erkal (2 defa), Yaşar Çerçi, Cemal Akın ve Ahmet Çakır... Bunların hepsi işi yukarıdan bitirdiler.
Şimdiye kadar mahalli basına dağıtılan rüşvetlerin hiç biri işe yaramadı. "Aday adaylarının" aday olması için Ankara'da, tepede işi bitirmesi lazım... Bunun için zaten Mahalli basına para yedirmeye gerek. Aday gösterildikten sonra zaten seçilecek. O zaman da mahalli basına zaten ihtiyaç yok.
Bana, mahalli basın yüzünden seçimi kaybeden ya da seçimi kazanan bir tek aday gösteremezsiniz.
Bilmem anlatabildim mi?”
**
Başka bir örnek daha vereyim. Malatya Gerçek Haber Portalı ki Malatya’nın en çok takip edilen sitesinin sahibi ve genel yayın yönetmeni H. Yağmur yaptığı değerlendirmede şöyle diyor:
“Aday Adaylığı sürecini uzaktan izlemeyi tercih ediyoruz. Uzaktan gördüğümüz görüntüler hiçte hoş görüntüler değil. Aday Adaylığı sürecinde yürütülen kampanyalarda ki harcamaları dikkat çekmek istiyoruz. Birkaç kişinin bize söylediği söz çok düşündürücü; "Sizin haber siteniz daha çok takip ediliyor, siz neden aday adaylarının haberlerini yapmak karşılığında para almıyorsunuz? Neden aday adaylarını övüp yolunuzu bulmuyorsunuz?" Ne kadar iğrenç ve mide bulandırıcı bir tanımlama. Acaba, Meslek etiği diye bir olgu yok mu? Çoğunluğun yaptığı doğrumudur? "Alan Razı, Veren Razı Olunca" Sorunlar bitiyor mu? Asıl merak konusu bu kampanyalarda harcanan meblağlar aday adaylarının kesesinden mi çıkıyor? MazAllah!!! aday adaylarına bu paraları birileri veriyorlar ise; bunun karşılığını seçilmeleri halinde adaydan isteyecekleri su götürmez bir gerçektir. Fani makamlar için Ahiretteki makamları feda etmeyelim. Bazıları diyecektir ki, sana ne? sen kendi işine bak. Bende şuan zaten kendi işime bakıyorum ve hatırlatmalar ve uyarılarda bulunuyorum. Beyinlere tokat atıyorum. Belki gerçekleri görür ve Hakiki alemi ve HESAP GÜNÜNÜ unutmazlar. Ne alakası var ahiretle diyenler de çıkabilir. Dini siyasete alet etme diyen de çıkabilir. Din hayatın kendisidir. Din 5 dakikanızı ayırıp başka bire döneceğiniz geçici bir vazife değildir. Allaha (c.c.) olan kulluğumuz her iki alemde de devam edecektir.”
Başka bir örnekle yazımızı noktalayalım. Bu seferki örneğimz ilimizden değil, Bodrum-Milas Önder Sitesinin sahibi. 29 Mart seçimlerinde bianet’e açıklamada bulunuyor. Buraya almamın amacı bizimle benzer yönlerinin olması.
29 Mart Yerel Seçimler öncesi politik ortamın Milas ve çevresindeki basına etkisini Milas Önder gazetesi sahibi Coşkun Efendioğlu, bianet'e bu şekilde değerlendiriyor:
Yerel seçimlerin basın üzerindeki etkileri, baskısal anlamda bir etkisi yoksa da yozlaştırıcı bir etkisi var, maalesef. Seçimlerde yaygın basında görülen sıkıntılar yerel basında giderek yaygınlaşıyor. Adayların paralı haberlerini yapmak, para veren adayları manşetlere çıkarmak, göklere çıkarmak, para veren adayların rakipleri hakkında olumsuz haberler yaptırmaları, belden aşağı vuran, geçmişte yaşanmış sıkıntıları deşen haberler vermeleri, hatta son günlerde Milas'ta yaşadığımız gibi, adayın hiç alakası olmayan konuda suçlayıcı yayınlar yapmak.”
**Kısaca aday adaylarına ve Malatya kamuoyuna şunu söylemek istiyoruz. Seçim sürecinde bütün yerel sitelere eşit mesafede durun. Reklam ve tanıtım için anlaştığınız ajansınız tüm yerel sitelerde reklamınızın ve reklam içerikli haberlerinizin dağıtılması sözü alın.
Örneğin hazırladığınız tanıtım afişleri, broşürler ve reklam bannerlerini tüm sitelere ulaştırın. Haberinizi yapmayan sitelere tavır alacağınıza kendiniz sorgulayın.Bizler tüm aday adaylarının başvuru yapmaları sürecinde basın bültenlerini sitemizde yayınlayarak üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte sizlerin basın bültenlerini görmezden gelmeye devam edeceğiz.
Diğer siteler nasıl davranırlar bilemiyorum ama biz Malatya Son Havadis olarak aday adaylarının haberlerini sitemizde yayınlamamaya devam edeceğiz.
Parasıyla tuttuğunuz “tetikçi” ve okunmayan sitelere haberlerinizi servis etmeye devam ediniz…

    

2 Kasım 2013 Cumartesi

Yavuz Karakaş: Sinemaya Adanan (Bir Ömür) Yarım Asrın Hikâyesi

Yeşilçam’ın unutulmaz simalarından emektar duayen oyuncu Yavuz Karakaş 4. Malatya Uluslararası Film Festivalinin davetlisi olarak Malatya’ya geliyor.

İlimiz 4.Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında bu yıl bir birinden güzel etkinliklere ev sahipliği yapacak.  Bu kapsamda Malatya’ya davet edilen ünlüler arasında Yeşilçam Sinemasının unutulmaz karakter oyuncusu Elazığlı hemşerimiz Yavuz karakaş da bulunuyor. Yavuz Karakaş 24 Mart 1937 Gaziantep doğumlu olmasına rağmen aslen Elazığ Harputlu bir aileden geliyor.
İlginç bir yaşam öyküsü bulunan Yavuz Karakaş’ın kendi kaleminden kısa yaşam öyküsüne göz atıp haberimize devam edelim.
DOLU DOLU GEÇEN BİR HAYAT
“Dedelerim, aslen Elazığ Harputlu olup babamın dedesi vazifesinden dolayı Gaziantep’e göç etmiş; burada gaziantepin en tanınmış eşrafından olmuş. Beş kardeşimde Antepte doğdu. Antep’te o zamanlar “Hasan Fuatlar” diye anılırdık.Hatta orada adımıza “Hasan Fuat Çıkmazı” diye özel sokağımız vardı.Hasan amcam,Fuat babamdı.Aannemin babası dedem Osmanlı zamanında Harputlu Arif Ağa diye anılırdı.Dedem sonradan Harput’tan göç edip o zamanlar Osmanlı devletine ait olan Suriye’de Halep’eyerleşmiş.Birçok arazi alıp Halep’te ağalığına devam etmiştir. Halep’te hala gayrimenkulleri bulunmaktadır. Annem Halep doğumludur, babamla annem amca çocuklarıdır. Annem 15 yaşında babam ile evlenip Gaziantep’e yerleşmiştir. Dedem Arif Ağa Halep’te vefat etmiştir.
1943 senesinde babam beş kardeşimi, yani tüm çocuklarını alıp İstanbul’a gelmiştir. O zaman babam İstanbul Sirkeci’de 2 tane otel almış; otellerin ismi Gaziantep Oteli ve Cumhuriyet Hendek oteliydi.Antep’ten geldikten sonrada 3 kardeşim de İstanbul üsküdar’da doğdu ve böylece 8 kardeş olduk. 5 erkek ve 3 kız kardeş..İstanbul’a geldiğimiz zaman 2 nci Dünya Harbii devam ediyordu.Bu arada Suriye’deki dedemin malları Suriye’de kaldı.. Suriye ve Türkiye arasında emlak değiştirme veya satımı olmadığından dolayı orada bulunan arazilerimizi alamadan bu günlere kadar geldik.Hatta abim(Nihat Karakaş) ve kardeşim(Nejat Karakaş) Suriye’ye giderek arazilerimizi alabilmek maksadıyla oldukça uğraştılar, ancak bir sonuç alamadılar.Bu konuyu yakınen takip ediyorum, ancak iki ülke arasında bu konuda bir anlaşma olmadığından bir sonuç alamıyoruz.Birazda kendimden bahsedeyim. Babamın erken yaşta ölümünden sonra hayata atıldım, karemela şeker satmakla ticarete atıldım ve ardında kırtasıye dükkanı işlettim; bakkal dükkanı çalıştırdım, temizleme üzerine dükkan açtım.Anlayacağınız birçok işte çalıştım.Bu arada Üsküdar’ da Salacak gazinosu diye bir yer vardı; buraya çocukluğumdan beri giderdim.Bu arada  müziğe heves saldım; o ara Üsküdar Musiki Cemiyetine devam ettim; ayrıca kız kulesi musiki cemiyeti kurulmuştu.Muhsin Hocadan ve Şekip Ayhan Özıışık’tan ders aldım.Askere gitmeden evvel orkestrada batari çaldım.Orkestra da kurdum ve birçok gece kluplerinde düğün salonlarında orkestralığa devam ettim.
Askerden geldikten sonrada 1959 senesinde Ceylan yayınlarının fotoromanlarında, Kızılderili rolunde yer aldım.Daha sonra Kolsuz Bebek çekildi, hemen ardından filmi çekildi, ben de o filmde ilk defa rol aldım.1960 yılından itibaren Yeşilçam’da jön karekter rollerinde oynamaya başladım.Bu güne kadar sayısını hatırlayamadığım film ve dizilerde rol aldım. Önemli filmlerim arasında; Çanakkale Aslanları, Kocamın Nişanlısı (Rahmetli Sadri Alışık Gönül Yazar ve Çolphan İlhanla beraber), Bir Dağ Masalı (Türkan Şoray’ ın ağabeyi), Başımı Belaya Sokma (Eşref Kolçak’la)İyi Aile Çocuğu, Şaban Şark Bülbülü, İnek Şaban (Kemal Sunal ile) gibi filmlerimi sayabilirim.. STV’ de Sır Kapısı, TGRT’de birçok dizide, Berivan adlı dizide Merdan Ağa roluyle Sibel Can ile beraber olmak üzere birçok TV dizisinde rol aldım ve çalışmalarım devam etmektedir.
1970 senesinde Yeşilçamdaki  seks filmleri furyası başlayınca, yani kepaze fimler devri başlayınca ben sinemaya küserek filmlere ara verdim ve Almanya’ya, Hambuurg’a gittim.Köln’de kızım Ebru doğdu, bunun üzerine Türkiye ye tekrar döndüm.Eskiden okuyuculuk yaptığım için alt yapım olduğundan, film yerine 2 plak doldurdum.O zamanlar kaset, Cd yoktu, plak doldurulurdu. 4 parça okumuş oldum. O dönemlerde Şükran AY çok meşhurdur, beraber turnelere çıktık.özellikle Trakya ve Ege bölgelerinde 45 günlük turnelerimiz oldu.Seneler bu şekilde geçti, büfeler, restaurantlar, marketler.Şu anda film çalışmalarımla beraber oğlum Tolga ile beraber, Derya Dijital isimli fotoğraf stüdyosunu işletiyoruz.Büyük oğlum Fuat 41 yaşında, kızım 36, Tolga ise 31 yaşında. İki erkek, iki kız, 4 torunum var, günlerim onlarla geçiyor.Eşimle beraber mutlu bir şekilde yaşıyoruz.Seneler geçiyor, yaşımı merak edenlere; 1937 Gaziantep doğumluyum.Sizlerle beraber geçireceğimiz daha nice seneler dilek ve temennisiyle…” diyerek yaşam öyküsünü bitiriyor. (Ustamızın kişisel blogundan alınmıştır)
**
Elazığ yerel basının yüz akı sevgili dostum İlhan Kılıç Arayıp “Dayım bu yılki festivale konuk olarak katılacak, telefonunu kendisine verdim geldiğinde görüşür ve tanışırsınız” dediğinde öyle çok mutlu oldum ki bilemezsiniz.
Çünkü biliyorum ki bu ülkede sanata ve sanatçıya bir vefa bir gönül borcumuz var. Hele ki bu oyuncular bir zamanlar filmlerini izleyerek hafızalarımıza kazınmış emektar Yeşilçam Sinemasının oyuncularıysa benim için daha bir önem ve anlam kazanıyor.
Seksenli yılların başlarından doksanlı yılların ortasına kadar ara ara İstanbul’da hasbelkader çalışmış olan bendeniz sinema ve sanata olan “zaafım” dolayısıyla kazancımın büyük çoğunluğunu tiyatro ve sinemalarda harcayarak beş parasız memlekete geri dönerdim. Her gurbet maceramda bu alışkanlığım eksilmez artarak devam ederdi.
O yıllarda İstanbul Kadıköy’de kalıyordum. Kızıltoprak'tan dolmuşa binip önce Kadıköy Sinemalarını sonrasında Aksaray, Şehremini ve Kocamustafa Paşa sinemalarına kadar hemen hepsinde olan filmleri izliyordum. Dolu dolu geçen hafta sonlarım Beyoğlu Taksim ve elbette ki Yeşilçam Sokağı kahvehanelerine kadar uzanıyordu...
Bir ara "bende mi sanatçı olsam" diye düşünüp birkaç ajansa forum doldurmuştum (Şimdilerde adına CV deniyor) onlar aradığında ben gidemedim, benim gittiğimde de uygun proje nasip olmadı. Eskişehir ve Bursa çekimleri için yapılan teklifleri de kabul etmeyerek Türk Sinemasına bilmeyerek büyük bir kötülük ettim(!). Türk sanat tarihi de benim gibi bir değerin(!) yitip gitmesini hiçbir zaman anlamayacak, bilmeyecek…
Şaka bir yana o yıllar sinemalar hem yazlık hem kışlık olurdu. İstanbul İMC Çarşısının karşısındaki (sanırım Cibali Yokuşu deniyordu) yazlık sinema en son hatırladıklarım arasında yerini ve hatırasını koruyor.
Günümüz sosyal ve dijital medyasının olmadığı o yılları bugünkü genç kuşağın anlaması oldukça zor.  Ailece gidilen yazlık sinemalar şehir yaşamının vazgeçilmez bir parçası idi. Sosyal yaşamımızı sinema diliyle bize anlatan filmler yerini sadece parasal getirisinden dolayı sektör halini aldı. Sinema yapımcılarının kolay para kazanma hırsı yeni bir salgın ve furya başlattı; “Seks Filmleri furyası”.. Sinemaların çöküş tarihi de bu sayede başlamış oldu...
Her ne kadar bu furyanın dışında filmler (yapanlar)yapılıyor olsa da o filmlerin de bir yerleri makaslanarak araya bu türden “absürt seks filmleri” denebilecek ve bazısı bu kategoriye bile girmeyen daha çok fantezi olarak değerlendirilebilecek bazı filmleri serpiştirerek Türk sinema izleyicisini sanattan ve sinemadan koparttılar.
Türk sineması kendi ayağına kurşun sıkmayı başarabilmişti.  Çoluk çocuk cümbür cemaat gidilen sinema salonlarını "abazan genç ergenler" doldurmaya başlamıştı. Sadece para kazanmak amaç olunca sanatsal ağırlığı olan ve Türk kültür ve kimliğiyle bağdaşmayan, örf ve ananelerimize uygun olmayan “fakir kız, zengin oğlan” veya görgüsüz köylü tiplemeleri ve en önemlisi de belki inançlı insanların ti’ye alınarak “sahtekâr hacı-hoca” tiplemeleri muhafazakâr sinema izleyicisini sinemadan ve sanattan soğutmakla kalmamış uzun bir süre kaliteli filmlerin yapılmasına da engel olmuştur…
Kemal Sunal Fimlerinde de rol aldı
Yeşilçam Sinema Sektörünün o yıllarda yaptığı bazı filmleri ve bugün de aynı keyifle izleyebildiğimiz ender filmlerin birçoğunda oynamış olan yukarıda kendi kalemiyle yaşam öyküsüne yer verdiğimiz Yeşilçam’ın emektar oyuncusunun rol aldığı filmlerden bazıları:
Karakaş, 1960 yılından itibaren Yeşilçam’da jön karakter rollerinde oynamaya başladı. Önemli filmleri arasında; Çanakkale Aslanları, Kocamın Nişanlısı (Sadri Alışık, Gönül Yazar ve Çolpan İlhan'la beraber), Bir Dağ Masalı (Türkan Şoray’ın ağabeyisi rolünde), Başımı Belaya Sokma (Eşref Kolçak’la), İyi Aile Çocuğu, Şark Bülbülü, İnek Şaban (Kemal Sunal ile) gibi filmleri sayılabilir. STV’de Sır Kapısı, TGRT’de birçok dizide, Berivan adlı dizide Merdan Ağa roluyle Sibel Can ile beraber olmak üzere birçok TV dizisinde rol aldı ve çalışmalarına devam etmektedir.
1970 senesinde Yeşilçamdaki seks filmleri furyası başlayınca, sinemaya küserek filmlerine ara verdi ve Almanya’ya, Hamburg’a gitti. Sonra Türkiye'ye döndü. Eskiden okuyuculuk yaptığı için alt yapısı olduğundan, film yerine 2 plak doldurdu, 4 parça okudu. Şu anda hem film çalışmalarına devam etmekte ve oğlu ile beraber, bir fotoğraf stüdyosu işletmektedir.(Vikipedia’dan alınmıştır)
Filmografi
·         Elveda                                   - 2003
·         Yaman Gazeteci                     - 1995
·         Aşklar Yalan Olmuş                 - 1994
·         İnsanlar Yaşadıkça                  - 1994
·         Afacan Tatlı Bela                   - 1994
·         Sahipsizler                            - 1989
·         Umutların Ötesi                     - 1988
·         Hüzün çemberi                     - 1988
·         Kızım ve ben                         - 1988
·         Kızımın Kanı                          - 1987
·         Lodos Zühtü                         - 1984
·         Yaktı Beni                            - 1983
·         Bir Damla Ateş                      - 1981
·         Vazgeç Gönlüm                     - 1980
·         Aşkı Benmi Yarattım               - 1979
·         Nazey                                  - 1979
·         Bekçiler Kralı                       - 1979
·         Şark Bülbülü                         - 1979
·         İyi Aile Çoçuğu                      - 1978
·         İnek Şaban                           - 1978
·         Sevmek                                - 1974
·         Ana Yüreği                           - 1969
·         Vatan kurtaran aslan             - 1968
·         Aslan yürekli Reşat               - 1967
·         Cango Ölüm Süvarisi              - 1967
·         Felaket Kuşu                        - 1967
·         Fatihin Fedaisi                      - 1966
·         Hz Süleyman ve Saba Melikesi - 1966
·         Akıncıların intikamı                - 1966
·         Ağlayan Gözler                      - 1965
·         Kardeş Belası                        - 1965
·         Gönül Kuşu                           - 1965
·         Kocamın Nişanlısı                   - 1965
·         Afilli delikanlılar                     - 1964
·         İçimdeki şeytan                     - 1964
·         Dağ başını duman almış        - 1964
·         Halk çocuğu                           - 1964
·         Keşanlı ali yaver                    - 1964
·         Kızıl tehlike                          - 1964
·         Ayvaz kasap                         - 1964
·         Başımı belaya sokma            - 1963
·         Aşk yarışı                             - 1962
·         Daima kalbimdesin               - 1962
·         Ümitler kırılınca                   - 1962
·         Yumurcak fakbasmaz           - 1962
Yaşam öyküsüne kısa bir yolculuk yaptığımız usta oyuncu Yavuz Karakaş’ın yukarıdaki listede yer almayan yakın zamanda içinde bulunduğu filmlerden bazıları şöyle:
·         Eşref Saati (2007) Komiser
·         Diyet (2006) Baş Efendi
·         Taşa Yazılan Aşk (2006)
·         Yanık Koza (2005) İş Adamı
·         Elveda (2003)
·         Üvey Baba (1999)
·         Afacan tatlı bela (1994)
·         Aşklar yalan olmuş (1994)
Yavuz Karakaş’ın İlimizi ziyareti sırasında yapacağımız görüşmeleri ve sanat yaşamında unutamadığı bazı özel anıları sizlere bu sayfalardan aktarmayı sürdüreceğiz.
Yarım asırlık sanat hayatında unutulmaz filmlere imza atmış olan usta oyuncumuza sağlıklı ve uzun ömürler dileyerek daha nice projelerde yeni filmlerde görmemiz dileğiyle esenlikler diliyorum.
Buradan da bir duyuru yapmak istiyorum, bu seneki ödüllerin sahipleri önceden belirlenmişti. Nasip olursa önümüzdeki dönem için ödül verilecek sanatçılarımızın arasına Yavuz Karakaş adının da yazılmasını buradan teklif ediyorum ve sizlerin değerlendirmesine sunuyorum.
Sağlıkla ve sağlıcakla kalınız…

YAVUZ KARAKAŞ’IN YAŞAMINDAN KARELERİÇİN TIKLAYIN… (TÜM RESİMLERİ)