15 Aralık 2011 Perşembe

Deli Mahmut'un Lüle Lüle Saçları

Hacı Ağa köyde manavlık yapmaktadır, kahvenin yanı başında bir göz samanlıktan dönme yarı harabe kerpiç evde sebze meyve satmaktadır. Ağa dedikse sizin bildiğiniz Maho ağalardan değil yani, bizim Hacı işte. Hacılığı da isminden dolayı, hacca gitmişliği filanda yoktur icabında, Ağalığı da arkadaşları yakıştırmışlardır. Önceleri Marketçi filan dedilerse de "bakkal meelit" marketçiliğe pek sıcak bakmaz, ne oluyor bana rakip mi olacak diyerekten bunu Ağalıkla taltif ettiği rivayet edilir.
Hacı Ağa manav dükkânında günlerini geçirir, arkadaşları, ahbapları yanına gelir, gırgır şamata ile akşam eder. Kendisine bir avareliktir manav işi, yaz tatilini değerlendirmektedir. Darende de okumakta iken dizlerinden rahatsızlanır, ameliyat filan olunca babası oyalansın diye manavı Hacı'ya teslim eder.
Ramazan ayı, kahveler kapalı, sokaklarda kimse yok, birkaç kişi duvar diplerinde gölgelenmektedir. Hacıya anası öğle yemeği getirir, "kömbe" yapmıştır, yanında da bir demlik çayla getirip masaya bırakır. Hacıağa her ne kadar adı Hacı ise de oruç tutmuyor o zamanlar, tedaviden dolayı sürekli ilaç kullanmaktadır. Anası yemeği bırakır gider, Hacıağa hemen sofraya oturamaz. Kapının karşısında deli Mahmut vardır, karşısında yemek yemeye utanır. Adam oruçludur ayıp olur diye düşünür, biraz beklemeye karar verir. Deli Mahmut gitmek şöyle dursun, iyiden iyiye Hacıağanın dükkânın dibine kadar sokulur, bu arada çayda soğumaktadır.
Biraz daha bekleyeyim diyerek düşünürken bir taraftan da Mahmud'a döner "kirve" der, "gusura bakma, ben niyetli değilim, yemek yiyeceğim ama sana ayıp olmasın diye bekliyorum, eğer müsade edersen..." der. Mahmud'un gözleri ışıldar, ağzı kulaklarında "kirveme bak, bende niyetli deelim, perişan oldum gayfe gapalı, az daha beklersem seni bile yiyebilirim" der. "yav öyle desene kivre, gel beraber yiyelim" der, Hacıağa. Fakat çay soğumuştur, sobada bir şeyler var hadi yak ta kızdırıp içelim der. Mahmut biçare çakmağı eline alır, uğraşır didinir bir türlü sobayı yakamaz. Soba da iyice bunalmıştır, üst kapağını kaldırıp üfürmeye başlar, o arada sobadan "POFFF" diye bir sesle bir patlama bir gümbürtü arasından Mahmudun sesi duyulur. Soba birden alev alınca Mahmudun saçı tutuşur, "vay dinini gözünü ..im deyzoolu" diyerek sövüp sayar. Hacıağa orada sebzelerin üzerine örttüğü bezleri kaptığı gibi Mahmudun kafasını kapayarak yangını büyümeden önler (!)
İçeriyi bir koku kaplar ki, burun direkleri iflas eder. Koku etraf köylerde de duyulmuştur. Sokaktan gelip geçen "amaniiin it ölüsü gibi, ne olmuş buralara, bu koku ne" diye söylenirler. Hacıağa dükkânı kapar hemencik eve gitmeye karar verir, lakin Mahmut gidecek gibi değildir, dik dik gözüne bakmaktadır. 
Meseleyi anlayan Hacıağa kapıyı tekrar açar, sofrayı ortaya koyar Mahmutu buyur eder, çay yoksa da kömbenin yanına su bulunur icabında. Mahmut bir taraftan yiyor, bir taraftan kaşına gözüne elini sürüyor, yanaklarını yoklamaktadır. Hacıağa gülmemek için dizlerini çimdiklemekte bir an önce kaçmanın hesabını yapmaktadır. Başka biri daha gelmeden kaybolmak en iyisidir, tezgâhtan aldığı gazeteye kalan kömbeleri sarıp Mahmuda verir. "Kirve sen evde bir çay yap, bununla iç, ben de bir eve kadar gidiyim, maalum ihtiyaç molası" der oradan uzaklaşır.
Eve gidince de anahtarı babasına verir, olanları anlatmaz, baba birkaç gün sen idare et der. Mahmut aynaya bakınca sinirlenir bir şey yapar diye korkar. Lakin "delidir,ne yapsa yeridir" bilir. Kendini bilmezin biri dolduruşa getirir deliyi "gaz verir" ...
Ertesi gün elinde makasla köylülerden biri sevabına yanan yerleri düzeltmek ister, Mahmud'un kafasında "köten dönmüş" gibi teraslamalar olmuştur. Zaten saç sakal bir tuhaftı, şimdi birde yamru yumru saç modeli.
Bereket ramazanlık bitti de Hacıağa "tükenine" dönebildi. Mahmut bırak manavın kapısını, yanından yakınından bile geçmiyor. Rivayet edilir ki yanık saç kokusu, "it ölüsü gibi" aylarca kokmuştur. Hacıağa'ya arada bir bazıları dokundurur, deliye bakarak "...mına goydunuz,ortalığı gohuya verdiniz, gaymaham bir itfaiye gönderse de köy kurtulsa" derler şakayla karışık... 
Devam edecek (yarın Molla Halil dünürcü gidiyor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder