15 Aralık 2011 Perşembe

Birileri yine sahnede, yine bildik oyunlar

Dünkü yazımda her şeye rağmen iyi şeyler oluyor demiştim. Maalesef bu güzel şeylerin olmasından rahatsızlık duyan malum kesim yeniden inisiyatifi eline almak ve ortamı kendilerince şekillendirmek peşindeler. 
Yıllardır bu ülkenin ekmeğini yiyen sözde bu ülkeye hizmet ettiklerini ileri süren bu güçler kontrolü ellerinden bırakmak istemiyorlar. Her şeyden rahatsızlar, gelişmeden rahatsızlar, barıştan rahatsızlar, istikrardan büyümeden hemen her şeyden açıkça rahtsızlıklarını dile getiriyorlar. 
Tekellerine aldıkları gazeteler aracılığı ile yıllarca kin kustular, her gelişmenin önüne barikat kurdular. Kâh Cumhuriyet mitingleri ile kâh da "İran oluruz", "gericilik hortladı" türünden ?mavallarla? bu halka korku pompaladılar. 
Milletin vergisiyle kendileri zevk-ü sefa sürerken vatandaşın dertlerine çözüm üretemeyenler, vatandaşın tercihine de saygı göstermediler. Saygı göstermek bir tarafa halkın seçtiği partileri yasaklayarak kapatarak çeki düzen verdiler. Sırtlarını dayadıkları dev holdingler eliyle işlettikleri gazetelerinden diledikleri gibi gündemi belirleyip, dilediklerini karalayıp, dilediklerini hedef gösterdiler. Ne acıdır ki her defasında olup bitenlerden kendileri hiç ama hiç sorumlu tutmadılar. İçlerinden M.Ali Birand , F.Altaylı gibi kendilerini özeleştiriye tabi tutanlar olsa da diğerleri suskunluğu korumaya ve eskiden olduğundan daha cengaver(!) kalemşorluk yapmaya devam ediyor. 
Özellikle Sayın Birand'ın malum süreçte yaşananları bir bir ortaya koyan son günlerdeki enfes yazılarını okumanızı salık veririm. 
*** 
Dün olduğu gibi bu günde aydınları, yazarları yine hedef tahtasına koymaya başladılar. Sağduyulu analizleri ve derin yapılanmayı bir bir ifşa eden bir avuç onurlu kalemi susturmanın peşindeler. O kalemler ki dün yaşanan olayları belgeleri ile gözler önüne sermiş, bir dizi mahkemeler böyle başlamıştı. 
Devletin içindeki derin yapılanmanın bir ucu yargıda, bir ucu istihbarat ve orduda ve onların taşeron örgütleri üniversitede, çetelerin içinde, mafyanın içinde. Bu kirli yapının finansörleri dev medya kartelleri ve içinde yuvalanmış olan malum gazeteciler. 
Diledikleri gibi gündemi belirliyorlardı, işlerine gelmeyen köşe yazarlarını kapıya koyuyorlar susturamadıklarını taşeron örgütleri eliyle ortadan kaldırıyorlardı. Diledikleri zaman bir manşetle hükümet devirebiliyor, diledikleri zaman da kendi istekleri doğrultusunda hükümetler kuruyorlardı. 
Tüm bu yaşananlar ne yazık ki oldu, bunlar bizim ülkemizde yaşandı, çok eskilere gitmeyin kısa bir zihin jimnastiği yapalım, birkaç isim zikredelim isterseniz. 
İlk defa onurlu bir kalem devlet içindeki kirli yapılanmayı görmüştü, o gün adına "kontrgerilla" deniyor ve bir türlü varlığı ispatlanamıyordu. Aynı kirli ellerin bir ucunun PKK içinde bir ucunun da ne yazik ki devletin içinden olduğunu ortaya koyuyordu. Kim vurdu ya gitti maalesef, rahmetli Uğur Mumcu ifşaatlarını sürdüremedi. 
Rahmetli Özal'la başlayan gelişme sürecinde yaşananlar hepimizin malumu, Vali R.Yazıcıoğlu, A.Kahveci ve hemen arkasından Jandarma Genel Komutanı rahmetli Eşref Bitlis'in ölümleri ve hemen arkasından hiçbir sağlık problemi olmayan Özal'ın vefatı... 
Aselsan mühendislerinden üçünün aynı zamanda şüpheli(!) ölümleri, Gaffar Okan cinayeti, M.Anter ve daha onlarca faili meçhulleri yaşadık... 
Susurluk süreciyle başlayan çözülme devam ediyor. Tüm bu yaşananları bizlere derin analizleri ile sunan usta kalemler bu günde yine aynı odaklar tarafından hedef gösterilmekte. 
... 
Hatırlayalım kısaca Sayın Emre Uslu geniş bir analiz yapmış ve Kastamonu olaylarını günlerce önceden söyleyerek deşifre etmişti. 
Önder Aytaç terörün bitmesini istemeyen devletin içinde odaklar var diyerek ateşle oynamıştı. Statükoyu devam ettirmek isteyenlerin kirli tezgâhlarını ortaya koyuyorlardı. Seçime giden bir ülkede gelinen süreçte ateşkes devam ediyorken ne oluyor da 12 kişi öldürülüyor, öldürüldükten sonra da cesetlerini dağa bırakarak gerginliğin artmasını hedefleniyor diyerek bir noktaya dikkatlerimizi çekiyordu. 
''Terörü bitireceğiz diyenler arasında bizzat terörü destekleyenler var. Devamını isteyenler var.'' Diyerek yapılan kirli oyuna dikkat çekiyordu. Önder Aytaç CHP'de Sayın Baykal'a yapılan kaset olaylarının arkasındaki gücün de aynı malum eller olduğunu belirtiyor ve ekliyordu. Dün CHP de yaşananlar bu MHP de aynı güçler eliyle yapılmaktadır diye belirterek kirli oyunu göz önüne seriyordu.C(M)HP,BDP işbirliğinin bunun açık göstergesi olduğunu belirtiyor ve örnekliyordu? 
Tam da bu günler bir acar(!) gazetecimiz Kandil'le röportaj yapıyordu, aynı gazetecimiz günlerdir Suriye'de idi ve Suriye'de olaylar bu zamanda her nasılsa tırmanıyordu. Gazetecimiz ateş arasında haber kotarıyordu, canı pahasına öyle mi? 
Bu gün işin dozunu iyice artırıp alenen ve açıkça günahsız insanları hedef göstermede bir beis görmüyorlardı. Gazete manşetine KCK tutuklularının elleri kelepçeli resimlerini ve hemen yanı başına onların bu hale düşmelerinin baş mimarları olarak beş ismi numaralandırarak hedefe oturtuyorlardı. Adeta PKK'a sizi bu hale düşürenler işte bunlar mesajı veriyorlardı. 
Kimdir bu beş onurlu insan görelim, Sayın emre Uslu: Eski polis şefi, Taraf Gazetesi yazarı, haberleri ve analizleri ile bu gün, Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı ve birçok olayın aydınlatılmasında Sayın Uslu'nun payı var. 
Önder Aytaç: Akademisyen, Terör uzmanı, Siyaset Bilimci, İstihbaratçı ve onlarca sıfatı var. Yaşanan süreçte çok derin analizleri yaparak kirli oyunlara dikkat çekiyor ve halkı aydınlatıyor. Tabi birilerinin de uykusu kaçıyor bu süreçte. 
Mustafa Sağlam: Diyarbakır Emniyet Müdürü, İstihbaratçı KCK operasyonlarının içindeki sağlam karakterli Polisimiz. 
Samih Teymür: Diyarbakır Emniyet Müdür yardımcısı, eğitimini FBI da tamamladı ve seçkin bir kadro ile bölgede çalışmalarına devam ediyor. 
Fatih Balcı: Emniyet Amiri, Eğitim daire başkanı, bölgede polisler verdiği eğitimlerle dikkat çekiyor, o da diğer polislerimiz gibi yurtdışı eğitimli. 
... 
Değerli okurlar, tüm bu yazdıklarımı bilmek için okuma yazma veya kâhin olmaya gerek yok, az gazete okuyan, haber izleyen gündemi ve siyaseti takip eden her insanın bildiği vasat bilgiler. Ne bu Millet bazılarının sandığı gibi "aptal" ne de koyun gibi güdülebilecek kadar saf. 
Olan bitenin farkındayız, tüm bu olup bitenlerin kimlerin ne ölçüde işine geldiğini de görüyoruz. 
Sevgili Uzmanlarımızı ve çok değerli Polislerimizi yalnız bırakmayacağız. Onların sonuna kadar arkasında olduğumuzu da bu vesile ile bir kez daha hatırlatalım. 
...
Özetin özeti, "derin güç"ler devrede, AKP'i her ne pahasına olursa olsun durdurma peşindeler, açın gözünüzü...
28 Mayıs 2011 Cumartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder