5 Temmuz 2011 Salı

Seçim Gelmiş Neyime

Gecelerden bir gece, ama ne gece,
Bazıları için vakit geçmek bilmiyor, hop oturup hop kalkıyorlar. Ben onların “ciğer’ini” bilirim, dişlerini nasıl da gıcırdatıyor-lar-dır…
O kadar yazdılar, çizdiler, dil döktüler ama nafile. Kimseye kendilerini anlatamadılar, hoş arada anlayanlar da oldu ama onlar da nasılsa yanlış anladılar.
Normal bir vatandaş olarak bendeniz hayal kırıklığı yaşayacağımı düşünmüyorum. Ne kazanacağım ne de kaybedeceğim, parasal anlamda yani.
Kazanırsam ki bunu hep beraber üleşeceğiz, kazanımlardan herkes nasibini alacak, kaybedersek ki o zaman da hep beraber kaybedeceğiz. Ülke kaybedecek, eskiden bir darbe bizi alıp elli yıl geriye götürüyordu, şimdi faraza kaybedilse bu sefer de on yıların kazanımlarını kaybettiğimiz gibi bir yirmi yıl daha belki belimizi doğrultamayacağız.
Halkın önüne bir seçenek konuldu. Sonuca göre önümüzü göreceğiz, ileri demokrasiyi savunan, özgürlüklerin önünü açacak olan yaklaşım mı; ya da tahakkümcü, statükocu “askerlerin postallarını parlatmaya amade” yaklaşım mı?
Bir de her zaman kazananlar var, ya da kazandığını sananlar. Onlar “gelen ağam giden paşa”cı taifesi. Her gelenin sofrasında kendilerine yer bulmaları onların asıl meziyetleridir. Kaşıkları ceplerinde gezerler, her davetin her kokteylin vazgeçilmez baş konuklarıdır.
Zaman zaman bu avene takımı işi ilerletebilir, “hık diyenin, çanak yalayıcısı” olur. Bazen ellerinde “peşkir”, ibrikcibaşı olmak onların en büyük marifetidir.
İşin kötüsü her şeyi söylerler, güçlünün yanında olurlar hep, hem her şeyi de çok bilirler. Çeşitli entrikaların ve ayak oyunlarının ustalarıdır. Kimin kazanacağını aylar yıllar önceden bilirler ve gardını almaya başlarlar, bir iki ufak hamle ile sinsi sinsi yanlarına sokulur, oracıkta “şıp-pa-da-nak” işi bitirirler…
Bir de bunların dışında muhalefet etmek için muhalifler vardır. Asıl korkulması gerekenler de bunlardır. Bunlara hiçbir şeyi yarandıramazsın, ne yapsan fayda etmez. Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın. Yapılan en olumlu bir gelişmenin bile kulpundan tutar sündürür sündürür…
Bazıları da nasırına basılmış gibi avaz avaz bağırır, ciyaklama seslerini her yerlerde duymanız mümkündür. Bu tiplerin asıl medyada “köşebaşı” tutmuş olanları daha korkunçtur. Onlar her bir şeyi bi’tamam bilir, komplo teorisyenleridir. Tek marifetleri öküz altında buzağı aramaktır, kendileri her yellenmede etrafa saçtıkları kokuyu başkasının üzerine yıkmakta mahirdiler.
Ekrandan bağırırlar, köşelerinden bağırırlar. Domates biber atarlar, yetmez, yumurta atarlar. Az daha iri kıyım cüsseli olanların kafa attıkları bile görülmüştür. Bunları kaleci yaparsın ilk kendi kalelerine gol atarlar. Bu taife için eski tüfek “dinozorlardan” bir zevat , “bunlara sekiz gaz versen akşama beşini getirmezler” derdi.
Bir başka dinozorda bu gün köşesinde : “Çünkü biz değişmeyeceğiz…
Geri çekilmeyeceğiz…
Sinmeyeceğiz…
Ürkmeyeceğiz…
Korkmayacağız…” diyerek kükrüyordu.
Ya hu bey amca, sana kim korkuyor dedi, kim ürküyorsun dedi, hem senin her yerin külhanbeyi olsa ne yazar. Hani “Şaban filminde” diyordu ya “ulan adın Mülayim, sert olsan ne yazar” …
Efendim ben iyisi mi kısa keseyim, yazdıkça kızıyorum, kızdıkça sinirleniyorum. Az ekranlara bakam olmazsa “youtube” amcaya uğrayıp bir çayını içem. KK ağam neler döktürmüş az izleyem de kendime gelem. İyi ki KK var, o olmasa bana kim moral verecekti gecenin bu saatinde…
İyi seçimler efenim, yarın gündüz “tiwit” amcalarda misafir olacağım, bir ara çıkar kapıda oy’umu kullanır, dönüşte de vakit bulursam size uğrarım, sağlıcakla kalınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder