17 Eylül 2013 Salı

Adaylar Manifestolarını Açıklasın Görelim

Adaylar Manifestolarını Açıklasın Görelim

Adaylar, Aday Adayları, bu sözüm size!

Seçim çalışmalarına ucundan kıyısından başladınız. Köy, kahve toplantıları, kurumlara yapılan nezaket ve tanışma ziyaretleri, sivil toplum örgütlerini ziyaret ve tanışma, hasta ziyareti filan…

 Bunlar tamam.

Bunlara bir sözümüz yok.

Belki olması gerekenlerde bunlar. Lakin benim anlamadığım bir şey var. Sizler bu, aday adayı olma aşamasına gelinceye kadar epey bir hazırlık yapmış olmalısınız. Siyasi büyüklerinize “selam çakma”, birilerini arkanıza alma veya birileriyle kafa kafaya verip epey bir istişare yapmış olmalısınız. Bunun yanında muhtemel projeleriniz vardır. Hani daha önceleri henüz aday olmayı sadece kendinize söylediğiniz zamanlar…

Kim bilir belki aynanın karşısına geçip nutuk filan attığınız da olmuştur.  Nerede nasıl ve hangi ses tonuyla konuşacağınızı, konuşmanıza başlarken nelere “özellikle” dikkat edeceğinizi ve kimi selamlamakla işe başlayacağınızın epey bir provasını da yaptığınızı tahmin ediyorum. Ne bileyim belki de kravatınızın renginden tutun da, nasıl oturup kalkınacağını hesap etmişsinizdir. Birileriyle mesafeyi nasıl koruyacağınızdan tutun da nasıl hasımlarla baş edeceğinizi epey bir ölçüp tartmışsınızdır. Bu örnekleri dilediğiniz gibi uzatabilirsiniz. Olan veya olması muhtemel ve hemen her adayın benzer durumları bunlar. Bunları anlarız ve bazı ufak tefek aksaklıkları da çok görmeyiz elbette…

Sevgili aday adayları, kıymetli büyüklerim!

Sizler, her şeyden önce bu toplumun içerisinden çıkmış ve bu toplumun öz değerleriyle yoğrulmuş, içinden çıktığınız toplumun beklentilerini bilen, sorunlarına vakıf ve o sorunları çözme yolunda elini taşın altına koyma cesaretini göstererek bir adım öne çıkmakla her şeyden önce bir medeni cesaret gösterdiniz. Bu bakımdan istisnasız tüm aday adaylarını kutluyorum. İnanıyorum ki hepinizde bu ülke için, bu millet için güzel şeyler yapmak ve arkanızdan güzel eserler ve devamlı hayırla yâd edilecek projeler bırakmak istersiniz. Bırakacağınız eserler sadece sizin olmayacak elbette. Tüm toplum o projeden faydalandığı müddetçe o eserinize sahip çıkacak ve bırakacağınız o muhtemel eserlerden belki haklı olarak kendine pay çıkaracak, övünecektir. Sizden sonra gelenlerde sizin bıraktığınız noktadan alıp daha ileri götürecek veya sizlerin hizmetini egale ederek hizmet yarışını sürdürecektir…

Malatya’ya ve Malatyalının hizmetine talip olan kıymetli adaylar!

Malatya’nın sorunlarına yeterince vakıf mısınız?

Öncelikli sorunlar sizlere göre nelerdir?

Halkın sizlerden beklentileri nelerdir?

Örneğin Malatya’nın ulaşım sorunu için ne tür projeleriniz var. Bu trafik keşmekeşini ve otopark sorunlarına nasıl çözüm bulacaksınız?

Mevcut park ve sosyal alanların dışında sizlerin düşündüğü yeni ne var?

Yıllardır devam eden yol genişletme ve kaldırım çalışmalarının milleti bıktırdığı hepinizin malumu, bu konuda yapılanlar yeterli mi, sizler bu konularda nasıl bir çalışma içinde olacaksınız?

Kişisel olarak Malatya için yapılması planlanan ve ihale sürecine girilen metrobüs projesinin yürümeyeceği ve Malatya’nın alt yapısının buna müsait olmadığı kanaatini taşıyorum. Sizlerin metrobüs projesi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir veya toplu taşıma için siz ne türlü bir proje tasarlıyorsunuz?

Yapıldığı günden bu yana bir türlü düzene konulamayan ve yetkililerin ısrarla bu konularla ilgili açıklamalardan kaçındığı viyadükle ilgili bir proje hatası olduğunu düşünüyor musunuz veya viyadükle ilgili ne tür bir iyileştirme yapacaksınız?

Büyükşehir Malatya’nın adına yakışır “sivil” bir hava alanı projeniz var mı?

Organize sanayi bölgelerimizin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? 3. Bir Organize sanayi bölgesi sizce Malatya için lüks mü, zaruret mi?

(Bir türlü yapılamayan ve çile yoluna dönen Sivas yolu, yapımı yılan hikâyesine dönen Erkenek ve Karahan tünelleri için söyleyeceklerimizi ve ayrıca kaygılarımızı genel seçimlerde vekil adaylarına ayrıca soracağız.)

Malatya için yer altı veya katlı otopark düşünceleriniz var mı?

Türkiye’nin batısı ile doğusu arasındaki sosyal gelişmişlikte Malatya Marmara’nın yüz yıl gerisinde.  Aynı zamanda çevre yolunun aşağısı da Malatya’nın yüz yıl gerisinde. Bu ayıpla siz aday adayları ve biz Malatyalılar daha ne kadar yaşayacağız?

Büyük şehrin sınırları arasında kalan bu yerleşim yerlerini daha ne kadar “tarla veya tarım arazisi” hükmünde görüp değerlendireceğiz. Bu bölgeler için aday adaylarının projeleri var mıdır veya böyle bir düşünceniz var mıdır?

Malatya’mızın gözbebeği, Gündüzbey, Yeşilyurt ve yöresinin dinlence ve mesire alanlarından Malatyalının da yararlanmasını sağlayacak ulaşım projeleriniz var mı?

30 Km mesafedeki Akçadağ ilçemize toplu taşıma aracı konulurken, 5 Km mesafedeki ilçelere belediye otobüslerinin çalışmaması ve Festivallere bile halkın katılımının sağlanamaması hususunda verebilecek cevabınız hazır mı? Sizlerde mevcut düzeni koruyarak hizmetlerinize devam mı edeceksiniz?

Malatya’nın adıyla özdeşleşmiş Kaysı Festivalinin geldiği nokta “ilçe çiğdem festivali” kıvamına gelmişken sizler yeniden bu festivali şanına yakışır bir duruma getirmek için neler yapmayı planlıyorsunuz?  Yoksa üçüncü sınıf “Türkübar” sanatçılarıyla gidebildiği yere kadar gitsin düşüncesi mi taşıyorsunuz?

Altın Kayısı Sinema festivalinin “Altın Koza, Altın Portakal” gibi marka festivaller durumuna gelebilmesi için çalışmalarınız var mı? Sizlerde “Düğün-Dernek-Cemiyet” organizatörlerine bu işi ihale etmeyi sürdürüp bizlere hayal kırıklığı yaşatmayı mı düşünüyorsunuz?

(Geçtiğimiz yıl yapılan festival garabeti hepinizin malumudur. Festivali Doğanşehirli Hemşerimiz Dilaver Gür “Hababam sınıfı” ekibini getirmeyi başararak kurtarabilmişti. Bunun dışında festivalden aklımızda kalan nedense olumlu hiçbir şey yok. Olumsuzluklar ise saymakla bitmez, mesela bir örnek vereyim;

Hababam Sınıfı her ne kadar Rahmetli hemşerimiz Kemal Sanal’la özdeş olsa da, Türk sinema tarihine geçmiş başka Hababam klasikleri de mevcuttur. Bunlardan en bilineni de “Bilo” karekteri ile özdeşlenen hemşerimiz İlyas Salman’ın canladırdığı karakter. O Gün sahne de onurluk verilirken sahneye davet edilmeyi bekleyen İlyas Salman ön sıralarda oturuyordu. İlyas salman’ın festivalde yarışan filmi dışında adı anons edilip sahneye alınarak alkışlandırılıp onurlandırılması gerekirdi, yapılmadı, ayıp ettik.  Bırakın her şeyi ve hepsini bir yana bu bizim sanatçımız, hemşerimiz. Hemşeriliğe bile yakışmadı…

İkinci olay, Hababam Sınıfı serilerinde Dilaver Gür kadar olmasa bile oynayan başka bir hemşerimiz daha salondaydı. Er TV programcısı ve sitemiz yazarı Ali Aydoğan. Ali Aydoğan, İstanbul’da yaşamıyor, yurt dışında hiç değil. Malatya’da mukim yerel bir haberci dostumuz, büyüğümüz. Uçak parası, otel parası harcamadan sadece salonda adını anons edeceksin ve bir alkış yollayacaksın. Yapılması gereken buydu ne yazık ki Ali Aydoğan’a da bu vefa gösterilmedi. Bu örnekler size nasıl festival yaptığımız hakkında fikir vermiştir, fazla uzatmayayım.)

Sevgili aday adayları, hizmet yarışına soyunan güzel insanlar!

Sizlere kısaca özetlediklerim dışında yazamadıklarım ciltler dolusu kitap olur. Bu sorunların ve eksik yanlarımızın hemen hepsini sizler zaten biliyorsunuz.

Sizlerden kamuoyu adına bir talebim var.

Bize “hasta ziyaretinde çektiğiniz fotoğrafları” seçim çalışması olarak sunmaya çalışmayın.

Bilmem ne köyünde at üstünde çektirdiğiniz resimle “usta sürücü” pozlarına bürünmeyin.

Filanca köyün bilmem neresindeki yaylada ayran içerkenki pozlarınızla halktan biri görünme numarasını ne o “saftirik” sandığınız köylüler, ne de potansiyel oy makinesi sandığınız bu halk yutmuyor, yutmaz.

Yedi köyün mezarında dua okumanız, nur yüzlü dedelerimizin elinizi öpüyor olmanız sizlerin erdemli, imanlı, halk adamı olmanızı garanti etmez.

Köylere ziyaret yapmanız da sanıldığı gibi o köyü arkanıza aldığınız manasına gelmez. Sizin o köye gitmiş olmanız değil o köye ne götürdüğünüz önemlidir. Hangi projelerle karşılarına çıktığınız, sorunlarına çözüm önerileriniz onlar için önemli olan.

Dünya Lideri olmuş, halkın büyük çoğunluğunun teveccühünü almış bir liderin gölgesine sığınarak alacağınız oylar ne sizi ne biz Malatyalıları kurtarır. Eğer kurtarabilirse ancak kendinizi kurtarır. Bugüne kadar olan bundan fazlası değildi çünkü. Oy vererek vebal aldığımı bile düşünmeye sorgulamaya başladım…

Sizler aday adayları,

Toplantı yapın,

Miting yapın,

Yerel ve ulusal basını çağırın,

MANİFESTONUZU AÇIKLAYIN!

Projelerinizi konuşun, bize yapacaklarınızı anlatın. Projelerinizle gelin sizleri göğe çıkralım, çarşaf çarşaf yazılarınızı resimlerinizi sergileyelim destekleyelim. Yapmazsak namerdiz. Ancak:

Bize lütfen “talebe muamelesi” yapmayın,

Potansiyel oy deposu olarak hiç görmeyin,

At üstünde, deve üstünde pozlarınızla ne bizim gönlümüzü ve nede oylarımızı kazanamazsınız.

Zata mahsus not: Gönderdiğiniz haberleriniz ve basın bültenlerine sosyal sorumluluk gereği yer veriyorduk. Bu ayın sonu itibarıyla içinde proje ve haber değeri taşımayan “filancayla tanışma toplantısı, filan köyde ayran molası” haberleriniz Reklam olarak değerlendirilecek ve buna göre muameleye tabi tutulacaktır, bilgilerinize…


--

Sosyal Ağlardan Bana Ulaşmak İçin:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder